Temel Göstergeler
Resmi adıGüney Afrika Cumhuriyeti
Yönetim biçimiCumhuriyet
BaşkentPretoria
Yüzölçümü1.219.090 km²
Sınır KomşularıBotsvana, Lesotho, Mozambik, Namibya, Svaziland, Zimbabve 
İklimiİklim bölgeler arasında farklılık gösterir. Batıda yarı çöl iklimi, doğu ve güney kıyısında subtropikal iklim hakimdir. Ülke güney yarım kürede bulunduğundan haziran, temmuz ve ağustos sıcaklığın düştüğü aylardır. Buna karşın aralık, ocak ve şubat aylarında sıcaklıklar artar. 
Doğal kaynaklarıAltın, elmas, krom, antimon, kömür, demir, manganez, nikel, fosfat, kalay, uranyum, değerli taşlar, platin, bakır, vanadyum, tuz, doğalgaz
Nüfusu57 Milyon (2017 tahmini)
Nüfusun yoğun olduğu şehirlerCape Town, Johannesburg, Durban, Pretoria 
Nüfusun etnik dağılımı%79 Afrikalı, %9,6 Avrupalı, %8,9 Coloured (Melez), %2,5 Asyalı 
Din %80 Hristiyan (çeşitli kiliseler), %2 Müslüman, %1,2 Hindu, %15,1 Agnostik
DillerÜlkede 11 resmî dil vardır (Afrikaansça, İngilizce, Ndebele, Pedi, Sotho, Swazi, Tsonga, Tswana, Venda, Xhosa, Zulu). Bunlar arasında Zulu, Xhosa ve Sotho en yaygın kullanılan yerel dillerdir. İngilizce ve Afrikaansça sömürge dilleridir.
Ortalama yaşam süresi57 yaş (Erkeklerde), 64 yaş (Kadınlarda)
Milli Gelir312 milyar dolar
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir5,691 dolar
Para BirimiRand (ZAR)
İşsizlik Oranı%30 
EndüstriAltın, elmas, değerli taşlar, diğer metaller ve mineraller, makine ve parçaları
Tarım ürünleriMısır, buğday, üzüm, şekerkamışı, meyve, sebze, et, kümes hayvanı, koyun eti, yün, süt ürünleri

Ülke Tarihi

1488 yılında Portekizli denizci Bartolomeu Dias tarafından Ümit Burunu’na ulaşılması Güney Afrika’nın kaderini değiştiren bir dönüm noktasıdır. Bu tarihi hadise ile birlikte bölge ilk kez Avrupalılarla tanışmıştır. Avrupalıların gelişine kadar Zulu, Xhosa ce Sotho gibi büyük kabilelerin yayıldığı Güney Afrika 17.yy’ın ortalarından itibaren Hollanda işgaline maruz kalmıştır. 1652 yılından itibaren Hollanda, Doğu Hindistan şirketi Cape Town’da bir istasyon kurarak burayı gemilerin uğrak yeri haline getirmiştir. Hollanda’dan gelen Avrupalı yerleşimcilerin yanında Java ve Malay Adaları’ndan siyasi sürgünler de buraya getirilmiştir. Bu adalardan getirilen Müslüman sürgünler Güney Afrika’da İslam’ın yayılmasına vesile olmuşlardır.

1806 yılında İngiltere tarafından ele geçirilen Cape Kolonisi zamanla Zulu ve Xhosa topraklarına doğru genişleyerek bu kabileleri işgal etmiştir. İngilizler ile yerel kabileler arasında yaşanan savaşlar sonucunda bölge tamamen İngiliz kontrolüne girmiştir. 1867 ve 1886’da elmas ve altın yataklarının bulunuşu Güney Afrika’nın önemini arttırırken çok sayıda Avrupalının buraya göç etmesine yol açmıştır. İngiliz ve Hollanda kökenli Afrikaanslar arasında yaşanan iktidar mücadelesi 1899-1902 arasında Boer Savaşı’na yol açmıştır. 1. Dünya Savaşı’nın erken bir provasına benzeyen savaş İngilizlerin savaş teknolojisinde atılım yapmalarına yaramıştır.

1931 yılında Güney Afrika, kolonisi olduğu Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak bu gerçek bir bağımsızlıktan ziyade ülkedeki beyaz sınıfın bağımsızlığıdır. 1931’den sonra ülke 1994 yılına kadar beyaz iktidarın elinde büyük acılar çekmiştir. 1948 yılında kurulan ırkçı apartheid sistemi toplumu ırksal olarak ayrıma tabi tutarak beyaz Avrupalılara son derece zengin sömürü imkanı tanımıştır. Beyaz olmayan ırkların kısıtlamalara tabi tutulduğu apartheid sistemi insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olmuştur.

Irkçı apartheid sistemine karşı ANC ve SASO gibi siyasi hareketler öncülüğünde verilen mücadele nihayetinde 1994 yılında rejim değişikliğine yol açarak demokrasiye geçişi sağlamıştır. Aynı yıl uzun bir hapis hayatının ardından Nelson Mandela Güney Afrika’nın ilk siyasi devlet başkanı olmuştur. 1994 yılından beri ülkede demokratik seçimler düzenli olarak gerçekleşmektedir.            

Ekonomik Durumu

Afrika kıtasının 2. ve dünyanın 31. büyük ekonomisi olan Güney Afrika’nın Milli Gelir düzeyi 312 milyar dolardır. Ülkede kişi başına düşen gelir dağılımı arasında büyük bir uçurum ve eşitsizlik vardır. Kişi başına 5,691 dolar düşmektedir. Kısacası Güney Afrika’nın ekonomik verilerinin ortalama değerleri büyük yanılgılara yol açmaktadır. Apartheid döneminden kalan ırkçı miras nedeniyle ülke çapında bölgesel farklılıkların yanında bir de ırksal farklılıklar gizli bir şekilde hala devam etmektedir. Ülkede servet birikimi gayet adaletsiz gerçekleşirken nüfusun %10’u ekonomik servetin %95’ine sahiptir.   

Ülkedeki en büyük sektörü madencilik oluşturmaktadır. Büyük miktarda altın ve elmas rezervlerine sahip olan ülkede ekonomi Yahudi şirketler tarafından yönetilmektedir. Madenciliğin yanında turizm ve tarım sektörleri de ülkenin gelir getirici sektörleri arasındadır. 2010 yılında dünya kupasına ev sahipliği yapan ülke yıllık 10 milyon dolayında turist ağırlamaktadır.  

Güney Afrika işsizliğin yoğun olduğu bir ülkedir. Ülke genelinde resmi işsizlik oranı çalışabilir nüfus içinde %30 seviyesindedir. Ülke ekonomisindeki büyümenin 2010 yılından beri azalış göstermesi işsizlik sorununu daha da derinleştirmektedir. İşsizliğin yanında aynı işi yapan ırksal gruplar arasında kazanç yönünden farklılıklar mevcuttur. Enflasyon oranının resmi verilere göre %5-6 seviyelerinde seyrettiği ülkede kamu borçlarının milli gelire oranı 2008 yılından bu yana giderek artmaktadır. 2016 yılı itibariyle devlet borçlarının milli gelire oranı %51,7’dir.                

Müslümanların Durumu

Bazı iddialara göre İslam’ın Güney Afrika’ya ulaşması 10.yy’a kadar geriye gitmektedir. Tam olarak ispatlanamayan bu iddiaya rağmen kabul edilen yaygın görüş İslam’ın Güney Afrika’ya 17.yy’da göçmenler vasıtasıyla ulaştığıdır. Hollanda sömürgesi altındaki Java ve Malay Adaları’ndan getirilen politik sürgünler İslam’ın bu topraklarda yayılmasına vesile olmuştur. Bu ilk göçmen grubunu daha sonra 19.yy’da İngilizlerin Hindistan’dan getirdiği Müslüman Hintli göçmenler takip etmiştir. Güney Afrika Müslümanları 19. yy’da Osmanlı devletine karşı büyük bir sevgi ve bağlılık göstermişlerdir. Bu sebeple İstanbul’dan gönderilen Alim Ebu Bekir Efendi Güney Afrika Müslümanlarının eğitimiyle ilgilenmiş ve Cape Town’da Osmanlı mektebi açmıştır. 

Bugün Güney Afrika’da İslam göçmen grupların dışında yerel Afrikalılar arasında da yayılma göstermektedir. Ülke nüfusunun %2’sini teşkil eden Müslümanların sayısı her geçen gün artış göstermektedir. Devlet diğer dinlere olduğu gibi İslam dinine de kısıtlama getirmemekte; Müslümanlar dinlerini özgürce yaşamaktadırlar. Müslümanlar en üst seviyede Ulema Meclisi tarafından temsil edilmekte ve bu kurum Müslümanların güncel sorunlarıyla ilgilenmektedir.

Güney Afrika’da Müslümanların büyük çoğunluğunu Johannesburg ve Durban şehirlerindeki Hintliler ve Cape Town’daki Malaylar oluşturmaktadır. Müslümanların arasında Hint Müslümanların ekonomik durumu gayet iyi olup orta düzey ticarette söz sahibidirler. Ayrıca İslam dünyasının geri kalanı ile yakın ilişki içerisindedirler. Müslümanların buradaki etkileri sayesinde Güney Afrika devleti Filistin davasına özel bir önem vermekte olup Filistin davasının yanında durmaktadır.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Güney Afrika arasındaki ilişkiler tarihsel bir geçmişe sahiptir. 19.yy’ın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti ile Güney Afrika’da yaşayan Müslümanlar arasında bir takım münasebetler gerçekleşmiştir. Özellikle Osmanlı alimlerinden Ebu Bekir Efendi’nin Cape Town’a gönderilmesi ve 1. Dünya Savaşı’nın arefesinde Johannesburg şehrinde açılan konsolosluğa Mehmet Remzi Bey’in gönderilmesi Türkiye-Güney Afrika ilişkileri tarihinde önemli yere sahiptir.

Ülkenin ırkçı Apartheid rejimi tarafından yönetildiği yıllarda Türkiye ile Güney Afrika arasında herhangi bir diplomatik ilişki kurulmamıştır. Apartheid rejiminin sona ermesine yakın 1993 yılında Güney Afrika’nın Ankara’da ve 1994 yılında Türkiye’nin Pretoria’da elçilik açmasıyla iki ülke arasında diplomatik ilişkiler başlatmıştır.

Hatırı sayılır sayıda Türk vatandaşının bulunduğu Güney Afrika ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2016 yılı itibariyle 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkedeki Türk yatırımlarının mali değeri 500 milyon civarındadır.