Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Zimbabve Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Başkanlık tipi Cumhuriyet |
Başkent | Harare (2,1 milyon) |
Bağımsızlık | 18 Nisan 1980 (İngiltere'den) |
Yüzölçümü | 390.757 km2 |
Nüfusu | 14,8 milyon (2020) |
Komşuları | Zambiya (797 km), Mozambik (1.231 km), Güney Afrika Cumhuriyeti (225 km) ve Botsvana (813 km) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %98 Afrikalı (%82 Shona, %14 Ndebele, %2 diğer Afrikalı), %2 diğer |
İklimi | Genel olarak tropikal iklim görülür; yazlar nemli ve aşırı sıcak, kışlar ılımandır. |
Coğrafi Konumu | Afrika’nın güneyinde yer alan Zimbabve’nin okyanusa sınır olmayıp, toprakları Güney Afrika Cumhuriyeti, Zambiya, Mozambik ve Botsvana ile çevrilidir. |
Arazi Yapısı | Yüksek platolar, dağlar |
Dil | İngilizce, Shona, Ndebele, yerel diller |
Din | %50 Sinkretik (Hristiyanlıkla yerel inanışların bağdaştırılmasıyla oluşmuştur.) %25 Hristiyan, %24 yerel inanışlara mensup olanlar, %1 Müslüman ve diğer |
İdari Birimler | 8 bölge ve 2 şehir; Bulawayo, Harare, Manicaland, Mashonaland Merkez,Mashonaland Doğu, Mashonaland Batı, Masvingo, Matabeleland Kuzey, Matabeleland Güney,Midlands |
Ortalama Yaşam Süresi | 62,3 yıl (2020) |
Okuma-Yazma Oranı | %86,5 (2015) |
Para Birimi | Zimbabve Doları (ZWD) |
Millî Gelir (GSYİH) | 12,818 milyar dolar (2019 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 859 dolar (2019 IMF) |
Reel Büyüme Hızı | %2,8 (2017 IMF) |
İşsizlik Oranı | %4,9 (2020) |
Enflasyon Oranı | “Hiperenflasyon” nedeniyle %700’lere kadar yükselebilmektedir (2020) |
Yoksulluk Oranı | %34 (2019) |
İthalat Ürünleri | Mineral yakıtlar, tıbbi ilaç, motorlu taşıtlar, azotlu mineraller ve kimyasal gübreler, elektrik enerjisi, traktör, zirai ilaç, soya yağı, iş makineleri |
İhracat Ürünleri | Tütün, altın, pamuk, nikel, elmas, ferro alyajlar, şeker kamışı, mücevherat maddeleri |
Başlıca Ticaret Ortakları | Güney Afrika Cumhuriyeti, Mozambik, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Çin |
Ülke Tarihi
Ülkenin eski adı olan Rodezya, Zimbabve’de ilk maden arama imtiyazını alarak bölgeyi İngiliz kolonisi hâline getiren İngiliz Cecil John Rhodes’ten gelmektedir.
Bölgedeki ilk yerleşimlerin MÖ ilk bin yıl içerisinde olduğu tahmin edilmektedir. İlk sömürgecilik faaliyetleri ise 15. yüzyılda Portekizlilerce başlatılmıştır. 19. yüzyılla birlikte özellikle Avrupalı misyonerler öncülüğünde İngilizlerin bölgeye olan ilgisi artmış ve 1889’da Cecil John Rhodes’in İngiliz Güney Afrika Şirketi ilk maden arama imtiyazını almıştır. Bu imtiyazla 1890’dan itibaren bölgede gittikçe güçlenen şirketin silahlı birlikleri Zimbabve topraklarını işgal etmiştir. 1895’te bölge resmen Rodezya olarak adlandırılmış ve bu tarihten itibaren Avrupalılar bölgeye yerleştirilmeye başlanmıştır.
Ülke 1911 yılında Kuzey Rodezya (günümüzde Zambiya) ve Güney Rodezya (günümüzde Zimbabve) olarak ikiye ayrılmıştır. Özellikle Güney Rodezya 1922 yılından sonra iklim şartlarının da uygun olması nedeniyle sömürge yönetimi tarafından yerleşim kolonisi olarak kullanılmış ve Birleşik Krallık’taki fazla nüfus, suçlular vd. bölgeye göç ettirilmiştir. Verimli toprakların kullanımı tamamen İngiliz göçmenlere tahsis edilerek yerli halk verimsiz topraklara zorunlu göçe tabi tutulmuştur. 1924’te de bölgede özerk bir İngiliz kolonisi kurulmuştur.
1953-1963 yılları arasında Kuzey Rodezya, Güney Rodezya ve Nyasaland (günümüzde Malavi) birleştirilerek federasyon hâline getirilmiştir. 1964’te Kuzey Rodezya ve Nyasaland’ın günümüzde var olan isimleriyle bağımsızlıklarını kazanması üzerine federasyon dağılmış, ancak Güney Rodezya İngiliz sömürge sisteminin bir parçası olmayı sürdürmüştür.
Komşu ülkeler Kuzey Rodezya ve Nyasaland’da siyahi Afrikalıların çoğunlukta olduğu gruplar hükümetleri oluştururken, Güney Rodezya’da Ian Smith, ayrımcı Apartheid politikalar izleyen Güney Afrika’nın da etkisiyle beyazlardan oluşan azınlık bir grupla hükümet kurmuş ve 11 Kasım 1965 tarihinde bölgenin bağımsızlığı Rodezya adı ile ilan edilmiştir. İlk dönem Birleşik Krallığa bağlı olan ülkenin bağımsızlığı, ayrımcı politika izlendiği ve yerel siyahi Afrika halkının yeterli düzeyde temsil edilmediği gerekçesiyle İngiltere tarafından tanınmamış ve yasa dışı olarak nitelendirilmiştir.
Diğer tüm sömürge ülkelerinde olduğu gibi biçimsel olarak parlamenter demokrasiyle yönetilen (Güney) Rodezya’da siyahi yerlilerin yönetime hiçbir katılımı, katkısı olmamıştır. 1978 yılında yapılan değişikliklerle siyahi halk, ilk defa beyaz halkla eşit siyasi haklara sahip olabilmiştir. Bağımsızlık ilanı sonrası başbakan seçimle belirlenmiş olsa da devlet başkanının ülkede Officer Administering the Government of Rhodesia adı ile temsil edilen Birleşik Krallık Kralı/Kraliçesi olduğu kaydedilmiştir.
Rodezya’nın bağımsızlığının tanınmaması üzerine, Haziran 1979’da “Zimbabve-Rodezya” ismiyle aynı bölgede yeni bir devlet ilan edilmiş, ancak bu girişim de Birleşik Krallık tarafından kabul edilmemiş ve bölge Güney Rodezya olarak Birleşik Krallık’a bağlı sayılmıştır.
Bölge nihayet 18 Nisan 1980 tarihinde Zimbabve adıyla tam bağımsızlığına kavuşmuş, ancak diğer Afrika ülkeleri gibi sömürge sonrası dönemin getirdiği ağır sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Nitekim ülkede yaşanan sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik sorunlar nedeniyle 1990’lı ve 2000’li yıllarda ülkesini terk etmek zorunda kalanların sayısının toplamda 5 milyona ulaştığı tahmin edilmektedir.
Siyasi Yapı
18 Eylül 1980 tarihinde İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Zimbabve, başkanlık tipi cumhuriyetle yönetilmektedir. Anayasada devlet başkanının beş yılda bir düzenlenen seçimlerle iş başına geleceği belirtilmiş olsa da Zimbabve, 1987 yılından 2017 yılı Kasım ayına kadar 30 sene boyunca Robert Gabriel Mugabe tarafından yönetilmiştir. Kasım 2017’de 93 yaşındaki Mugabe’nin yardımcısı Emerson Mnangagwa’yı görevden alması, iktidardaki partisi ZANU-PF ile ordunun müdahalesine yol açmıştır. Gelişmeler üzerine Mugabe istifa etmek zorunda kalmış ve yerine eski yardımcısı Mnangagwa getirilmiştir. Mnangagwa, 2018’de yapılan başkanlık seçimlerini ilk turda aldığı %50,6’lık oyla kazanmıştır. Bir sonraki seçimlerin 2023 yılında yapılması planlanmaktadır. Yürütme organı başkan tarafından atanan kabinedir. Devlet başkanı aynı zamanda hükümetin de başıdır.
Yasama organı temsilciler meclisi ve senatodan oluşan iki kanatlı parlamentodur. 210 sandalyeli temsilciler meclisinde üyeler beş yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmekte, 93 sandalyeli senatoda ise üyelerin 60’ı seçimle iş başına gelmekte, beş üye doğrudan devlet başkanı tarafından atanmaktadır. Kalan sandalyelerden 10 tanesi eyalet valileri, 16 tanesi bölgesel kabile şefleri, iki tanesi ise devlet başkanı ile başbakan için ayrılmaktadır.
Ülkede sekiz eyalet (Manicaland, Mashonaland Central, Mashonaland East, Mashonaland West, Masvingo, Matabeleland North, Matabeleland South, Midlands) ve eyalet statüsünde iki şehir (Bulawayo ve Harare) olmak üzere 10 idari bölge bulunmaktadır.
Ekonomik Durum
Oldukça zayıf bir ekonomik yapıya sahip olan Zimbabve, 1.000 doların altındaki kişi başı ortalama yıllık gelirle dünyanın en yoksul ülkelerinden biridir. Nüfusun üçte biri yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır. Son yıllarda hiperenflasyon sebebiyle ülke parası ciddi bir değer kaybı yaşamaktadır. Siyasi istikrarsızlık, küresel finans sistemi eliyle körüklenen kamu borçları ve dış borçlar, sömürge döneminden kalma yapısal sorunlar, altyapı yetersizlikleri, nitelikli iş gücü azlığı gibi sebepler Zimbabve’nin kalkınması önündeki en temel problemlerdir.
Esasen zengin yer altı kaynaklarına sahip olan Zimbabve’nin büyük bir ekonomik potansiyeli vardır. Dünyanın en zengin platin rezervlerinin bulunduğu ülkede, 2006 yılında keşfedilen elmas yatakları 100 yılı aşkın bir süredir keşfedilen en büyük elmas rezervi olarak kayıtlara geçmiştir. Zimbabve ayrıca elmas, nikel, kömür, krom, asbest, bakır, demir, lityum, kalay ve vanadyum gibi yer altı kaynaklarına da sahiptir ancak sömürge döneminden itibaren bölgenin zenginlikleri başta İngiltere olmak üzere Batılı devlet ve şirketlerce kullanılmakta, Zimbabve halkı ise büyük bir yoksulluk içerisinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Ülke ekonomisi büyük oranda tarım ve madenciliğe dayalıdır. İstihdamın üçte ikisini tek başına karşılayan tarım sektörünün millî gelirdeki payı ise %15’in altındadır. Yetiştirilen başlıca ürünler; tütün, pamuk, mısır, buğday, şeker kamışı, kahve ve yer fıstığıdır. Sanayi sektörü büyük oranda madenciliğe dayalı olup öne çıkan diğer sahalar kimya, gübre, ayakkabı, çimento ve ahşaptır. Turizm sektörü ülkenin önemli gelir kaynakları arasında yer alsa da son yıllarda yaşanan krizler nedeniyle sektör büyük yara almıştır. Ayrıca ülke dışında çalışan 3 milyonun üzerindeki Zimbabveli göçmenin gönderdiği dövizler de ülke ekonomisi açısından kritik öneme sahiptir.
Zimbabve’nin dış ticaret hacmi son yıllarda 10 milyar dolar seviyelerinde seyretmektedir. 2019 yılında 4,2 milyar doları ihracat, 4,8 milyar doları ithalat olmak üzere toplam dış ticaret hacmi 9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkenin ihracatında tarım ürünleri, mineraller ve maden cevherleri önemli yer tutmaktadır. Zimbabve’nin en önemli ihraç ürünü %31 pay ile tütündür. Dış ticaretteki en önemli ortak ise, toplam dış ticaret hacminin yarısını karşılayan Güney Afrika Cumhuriyeti’dir.
Ülke nüfusu %98 gibi büyük bir oranda Afrika topluluklarından oluşmaktadır. Bu toplulukların en büyüğünü %80 gibi bir oranla Shona halkı oluşturmaktadır; Ndebele halkı da %13’lük bir oranla ülke içerisinde önemli bir yere sahiptir. Chewa grubu nüfusun %6’lık kısmını oluştururken, ülkedeki Avrupalı beyaz nüfusun oranı ise %1 düzeyindedir. Zimbabve birçok Afrika ülkesinin aksine orta yaşlı bir nüfusa sahiptir. 2015 tahmini verilerine göre nüfusun %59,09’u 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %3,5’i 65 yaş ve üzerindedir.
Ülke genelinde 15 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma oranı 2015 verilerine göre %86,5 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %88,5 iken, kadınlarda %84,6 seviyesindedir. Zimbabve’de eğitim süresi 11 yıl olarak belirlenmiştir.
Ülkede temiz su kaynaklarına ulaşabilen nüfusun oranı Afrika ortalamasına göre yüksek düzeyde olup, 2012 tahmini verilerine göre %80’dir. Buna karşılık nüfusun sadece %40’ı tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir. İshal, hepatit, tifo, sıtma, humma ve kuduz ülkede çok sık görülen hastalıklar arasındadır. AIDS, Afrika kıtasının genelinde olduğu gibi Zimbabve’de de yüksek oranda görülmektedir. Ülkede yetersiz beslenmeye bağlı sorunlar da sıklıkla yaşanmaktadır. Özellikle 2016 yılından bu yana Afrika’nın güney kesimlerinde görülen şiddetli kuraklık nedeniyle dörtte biri 18 yaş altındaki milyonlarca insanın yetersiz beslenmenin etkisi altında olduğu belirtilmektedir.
Türkiye-Zimbabve İlişkileri
Türkiye ile Zimbabve arasındaki ilişkiler yakın geçmişe kadar sembolik düzeyde kalmış, ancak Türkiye’nin son yıllarda Afrika’ya yönelik açılımları kapsamında Zimbabve ile ilişkiler de güçlendirilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda ülkemiz 2011 yılında Harare Büyükelçiliği’ni, Zimbabve de Ekim 2019’da İstanbul Büyükelçiliği’ni hizmete açmıştır.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi sınırlı olmakla birlikte, son yıllarda istikrarlı bir seyre kavuşturulmaya ve güçlendirilmeye çalışılmaktadır. 2019 yılında karşılıklı dış ticaret hacmi, 5,9 milyon doları Türkiye’den Zimbabve’ye ihracat, 11,8 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 17,7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Zimbabve’ye ihraç edilen başlıca ürünler; demir-çelik, traktör, inşaat malzemeleri, tekstil ürünleri, plastik ürünler, kara yolu taşıtları için yedek parça ve iş makineleridir. Zimbabve’den ithal edilen ürünlerse; tütün ve ferro alyajlardır.
Türkiye’nin Zimbabve’ye yönelik yardım ve destekleri de kamu ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ulaştırılmaktadır. Özellikle İHH İnsani Yardım Vakfı, yardım faaliyetleri ve kurban organizasyonları yanı sıra bölgedeki Müslüman azınlığın ibadethane ihtiyaçlarının karşılanması için cami yapımı gibi büyük çaplı projeleri hayata geçirmektedir.
Müslümanların Durumu
Bölgenin İslamiyet’le tanışması 11. yüzyıldan itibaren Doğu Afrika kıyılarına seyahat eden ve oradan da kıtanın iç bölgelerine yönelen Müslüman tacirler aracılığıyla olmuştur. İlerleyen yüzyıllarda tasavvuf ehlinin de bölgeye seyahatler gerçekleştirdiği bilinmektedir ancak Zimbabve’nin görece kıtanın iç kesimlerinde olması ve zorlu ulaşım koşulları sebebiyle bu münasebetler sınırlı düzeyde kalmıştır.
Ülkedeki Müslümanların çoğunluğu 19 ve 20. yüzyıldaki İngiliz sömürge döneminde Hindistan ve Pakistan’dan gelenlerden oluşurken, Mozambik ve Malavi gibi komşu ülkelerden göç ederek Zimbabve’ye yerleşen Müslümanlar da mevcuttur. Ülkedeki Müslümanların oranına ilişkin %1 ile %10 arasında değişen rakamlar verilmektedir.
Hemen her şehirde Müslüman azınlık bir grubun yaşadığı Zimbabve’de, pek çok cami vardır ancak ülkenin içinde bulunduğu mevcut olumsuzlukların da etkisiyle Müslümanların huzurlu ve rahat bir ortama sahip olduklarını söylemek zordur. Özellikle son yıllarda pompalanan İslamofobi, ülkede azınlık durumunda olan Müslümanlar için çeşitli sıkıntılara sebebiyet vermektedir.