Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Umman Sultanlığı |
Yönetim Biçimi | Monarşi |
Başkent | Muskat (1,5 milyon) |
Bağımsızlık Tarihi | 18 Kasım 1970 |
Yüzölçümü | 309.501 km² |
Nüfusu | 4,7 milyon (2017) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | Arap (Ummanlı) %60, Yabancılar (Beluç, Pakistanlı, Hint vd.) %40 |
Nüfus Artış Oranı | %4,8 |
Coğrafi Konumu | Kuzeybatıda Birleşik Arap Emirlikleri, batıda Suudi Arabistan, güneybatıda Yemen, güneyde ve doğusunda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda Basra Körfezi |
Din | Müslüman %85, Hristiyan %6,5, Hindu%5,5, Budist %0,8, Yahudi %0,1 |
Dil | Arapça (Resmî), İngilizce, Belucice, Urduca, Hint Lehçeleri |
Okuma Yazma Oranı | %93 |
Milli Gelir | 78,3 milyar $ (2016 ) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 15.964 $ (2017 ) |
Reel Büyüme Oranı | %1,2 |
İşsizlik Oranı | %7,5 |
Para Birimi | Umman Riyali-OMR |
Döviz Kuru | 1 ABD doları = 0,38 OMR |
Ortalama Yaşam Süresi | 78 yıl |
Ekonominin Sektörel Dağılımı | %52, Hizmetler: %46,6,Tarım: %1,4 |
Kalkınma Programı Öncelikli Sektörler | Turizm, tarım, balıkçılık, imalat sanayi |
Ana İhracat Kalemleri | Mineral yakıtlar ve yağlar, oganik kimyasallar, alüminyum ve mamulleri |
Ana İthalat Kalemleri | Demiryolu araçları, makine ve kazanlar, mineral yakıtlar ve yağlar |
Önemli Ticaret Ortakları | Çin, BAE, G. Kore, Japonya, Hindistan |
Ülkenin Tarihi
Bölgenin bilinen tarihi MÖ 3000’lere kadar uzanmaktadır. Milâttan sonra 1. yüzyıldan itibaren Fars etkisi altına giren Umman’a bu yüzyılın sonlarından itibaren Araplar göç etmeye başlamıştır. İslam öncesi dönemden itibaren Hicaz bölgesi ile ilişki içerisinde olan Umman’da İslamiyet Peygamberimiz’in sağlığında yayılmaya başlamış ve gelişmiştir. Emevî ve Abbasî yönetimlerinin hakimiyet altına almakta zorlandığı ve kimi zaman başarısız olduğu bu bölge İbadîliğin merkezi olarak öne çıkmıştır. Ardından Kirmani Selçukluları, Nebhaniler, Salgurlular gibi çeşitli devletlerin hakimiyeti altına giren Umman, bütün bu dönemler boyunca deniz ticaretinde önemli bir liman olarak işlev görmüştür. 16. yüzyıldan itibaren Umman önce Portekiz, ardından Osmanlı Devleti’nin nüfuz alanına girmiş, ancak bir Osmanlı eyaleti olmamıştır. Portekiz ise 16. yüzyılın başlarından itibaren Umman kıyılarına çıkarak Muskat'ı ve sahildeki diğer bazı bölgeleri işgal etmiş, buna karşın iç kesimlerde yine yerli yönetim hüküm sürmeye devam etmiştir. 17. yüzyılın ortalarında Portekiz işgali sona ermiş, ancak 18. yüzyılda bu kez İngiltere’nin bölgeye ilgisi artmıştır. Yakın döneme kadar İngiltere’nin Umman üzerindeki nüfuz ve hakimiyeti, Umman'daki geleneksel saltanatla birlikte varlığını sürdürmüştür. Umman, 1951 yılında bağımsızlığını ilan ettiyse de İngiltere iç karışıklıklardan yararlanarak Umman üzerindeki hakimiyetini devam ettirmiş ve nihayet 1970’te mevcut devlet başkanı Kabus bin Said,babasını tahttan indirerek yönetime el koymuş, ilk yıllarından itibaren Arap Yarımadası'nda bulunan ülkelerle ilişkileri geliştirip Umman’ı Arap Birliği üyesi yapmıştır. Diğer Körfez ülkelerinden farklı olarak hem İran’la hem Batı ile yakın ilişkiler kuran Sultan Kabus, ülkenin ekonomik ve toplumsal modernizasyonunu gerçekleştirmiştir.
Arap Baharı ile birlikte Körfez monarşileri sarsılmasına karşın, Umman bu dönemde de genel olarak istikrarlı bir siyasî süreç geçirmiştir. Çeşitli ekonomik ve siyasal reformlarla Umman bölgenin diğer ülkelerindenbelirgin biçimde ayrışmaktadır.
Siyasî Durum
Monarşi ile yönetilen Umman, idarî yönden bir eyalete ve çok sayıda alt birime ayrılmıştır. Sultanlık, idari açıdan Muskat, Dhofar ve Musandam olarak adlandırılan üç ana eyalet ile El-Batıne, Ed-Dahira, Ed-Dehliyye, Eş-Şarkiyye ve El-Vusta olarak adlandırılan beş bölgeden oluşmaktadır. Bu eyalet ve bölgeler, toplam 59 adet vilayetten oluşmaktadır.
Sultan, devlet işlerini kendisinin seçtiği bir kabineyle yürütür. Çeşitli meslek kesimlerini ve bölgeleri temsil etmek üzere her dört yılda bir, sultan tarafından seçilen 84 üyeli bir Danışma Meclisi de mevcuttur. 2015 yılında Şura Meclisi seçimleri yapılmış, seçimlere katılım oranı %56,66 olarak gerçekleşmiştir. Devlet Meclisi ise atama yoluyla gelen temsilcilerden oluşmaktadır. Konsey yasamadan çok danışma niteliğine sahiptir.
Sultan devletin başını temsil eder, dış politika ve savunma politikaları doğrudan sultana bağlıdır. Hukukî anlamda da sultan tam yetkili olup, ülkenin mevcut devlet başkanı Sultan Kabus, yarım yüzyıla yaklaşan iktidarı ile son yüzyılda bölgede en uzun süre devlet başkanlığı yapan isimlerden biri konumundadır.
Öte yandan ülkede yabancı nüfusun yüksek oluşu sebebiyle Sultan Kabus 20 yıllık bir plan çerçevesinde “Ummanlaştırma” programı başlatmıştır. Devlet nezdinde yürütülen bu politikaya özel sektör de dahil edilmiştir.
Umman sahip olduğu jeo-stratejik konumdan dolayı bölgesel ve küresel ölçekte birçok devlet için kayda değer bir potansiyel taşımaktadır. Aynı zamanda 1970 yılından bu yana ülkede istikrarlı siyasî ve ekonomik göstergeler devam ederken,bu istikrarı zedeleyecek herhangi bir siyasî ya da askerî bir krizle karşılaşılmamıştır.
Umman Körfez coğrafyasının bir parçası olmasına rağmen birçok özelliğiyle diğer Körfez ülkelerinden ayrılmakta, gerek kültürel gerekse siyasi bakımdan diğer Körfez ülkeleriyle farklı bir pozisyonda durmaktadır. Özellikle bölge ülkeleriyle kurduğu iyi ilişkilerin yanı sıra, İran’la da güçlü ilişkilere sahip olması, onu bölgede arabulucu bir denge ülkesi olarak öne çıkarmaktadır.Benimsediği pragmatik dış politika anlayışının bir yansıması olarak komşularıyla çok yönlü ilişkiler geliştirme çabası,Umman siyasetinde öne çıkan hususların başında gelmektedir.
Arap Baharı ile birlikte özellikle ekonomik alanda yaşanan sıkıntılardan dolayı geçici bir durağanlık yaşandıysa da, Umman, geliştirdiği ittifaklar ve dengeler sayesinde bu süreçten pek fazla etkilenmemiştir. Son dönemde bazı Körfez ülkeleri tarafından yöneltilen tehditlerin de kısa vadede herhangi bir istikrarsızlığa yol açması beklenmemektedir.
Ekonomik Durum
Umman, özellikle sahil şeridi boyunca ticarî hayatı canlı olan ve tarihsel olarak Çin ve Hindistan ile yakın ticarî bağlar bulunan bir ülkedir.
Umman ekonomisi esas itibariyle petrole dayanmaktadır. Diğer bölge ülkeleri gibi petrol, ihracatın %95’ini teşkil etmektedir. Petrolün üçte biri Japonya’ya, geri kalan kısmın büyük çoğunluğu ise Avrupa’ya ihraç edilmektedir. Ancak ülkede petrol ve doğalgaz kaynakları kısıtlı olduğundan, ekonominin çeşitlendirilmesi yönünde politikalar geliştirilmektedir. Özellikle petro-kimya sanayii, plastik sanayi, transit ticaret, lojistik ve turizm sektöründe çeşitli yatırımlar yapılmaktadır.
Ülkede sanayi sektörü ön planda olmadığından, diğer ihraç malları tarım ürünlerinden ibarettir. Bunların başında hurma, misket limonu ve nar gelmektedir. Başlıca ithal malları pirinç, buğday, un, süt, araç ve araç parçaları, elektrikli eşyalar ve yapı malzemeleridir. Umman en çok İngiltere, Hindistan ve Körfez ülkeleri ile ticaret yapmaktadır.
Umman ekonomisinde karma ekonomik sistem uygulanmaktadır. Bu sisteme uygun olarak kamu sektörünün ekonomik faaliyetleri beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde yürütülmekte, özel sektör, kamu tarafından yasal ve kurumsal düzenlemeler ve finansal teşviklerle yönlendirilmektedir. Diğer yandan Umman, Dünya Ticaret Örgütü üyeliği süreci ve Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanıp 2009 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Antlaşması ile piyasa ekonomisine geçmeye çalışmaktadır. Hükümet, özellikle dış yatırımları çekmek ve yerli yatırımları desteklemek amacıyla uygun ortam hazırlamaya çalışmaktadır. Son yıllarda liman, karayolu, havaalanları, büyük ve modern turistik yerleşimler gibi projelere hız verilmekte, bu projelerden bir kısmını da Türk müteahhitlik şirketleri üstlenmiş bulunmaktadır.
Hızlı nüfus artışı, azalan üretim düzeyi ve petrol kaynaklarının sınırlılığı, geçmiş yıllarda Umman ekonomisini epey zora sokmuştur. İşsizliğe dair kaygılar ve petrole olan aşırı bağımlılık sebebiyle ekonomi politikalarında “Ummanlılaştırma” adı verilen yabancı işgücünün yerli işgücü ile değişimi, petrol gelirlerinin GSYİH içindeki payının %9’a düşürülmesi ve doğalgaz payının %10’a çıkarılması gibi hedefler belirlenmiştir. Özellikle petro-kimya, plastik sanayii ve turizm sektörlerinde çeşitli atılımlar yapılmaktadır.
Ülkedeki irili ufaklı firmaların çoğunda İngilizce avantajının da etkisiyle Hindistan-Pakistan vatandaşları yoğun olarak istihdam edilmektedir. Halkın eğitim seviyesi de yüksek olduğundan, ülkede İngilizce yaygın bir şekilde konuşulmaktadır.
Ülkenin sosyo-ekonomik sorunlarının başında,çalışmak için ülkeye gelmiş olanyabancı işçi nüfusunun çok yüksek olması ve devletin bu işçilere yönelik olumsuz yaklaşımı gelmektedir. Zira ülkenin neredeyse %40’ını oluşturan bu toplumsal tabaka birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Tahminlere göre Umman’da Hindistan, Bangladeş ve Pakistan’dan gelen göçmen işçilerin sayısı1.5 milyonu bulmaktadır.
Umman-Türkiye İlişkileri
1970 yılında bağımsızlığını ilan eden Umman, aynı yıl ülkemiz tarafından tanınmış ve iki ülke arasında diplomatik ilişkiler 1973 yılında tesis edilmiştir. İlişkiler iki ülkenin sahip olduğu özgün ve önemli jeostratejik konumlarının da biçimlendirdiği karşılıklı yarar ve ortak çıkar temelinde gelişmeye devam etmektedir. Türk-Umman ilişkileri değişik jeopolitik sebeplerden dolayı istenilen seviyede değildir. Küçük ama istikrarlı bir ülke olan Umman ile Türkiye arasındaki ekonomi, güvenlik ve kültür alanlarına yönelik ilişkilerin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye ile Umman arasındaki ticaret hacim ve değer bakımından potansiyelinin çok altında olmakla birlikte, petrol krizinin yaşanmaya başladığı 2014 yılına kadar sürekli artan bir trend izlemiştir. Özellikle inşaat-elektrik malzemeleri, mobilya, aydınlatma ekipmanları, petrol ve doğalgaz ekipmanları, makine ve gıda sektörlerinde ihracat için ciddi bir potansiyel söz konusudur. İhracat olasılığı yüksek olan diğer sektörler ise oto yedek parça, ayakkabı-terlik ve tekstil-hazır giyimdir.
Müslümanların Durumu
Umman Müslümanlarının %70'ini İbâdîler oluşturmaktadır. Hâricî fırkalarının en mutedili ve günümüze ulaşan tek kolu olarak tanımlanan İbâdîlik, 1820'den önce ülkede sultan olmanın da şartlarından biri olarak kabul edilmiştir. Silahlı mücadeleyi yöntem olarak kabul etmeyen İbâdîler, Hicrî 68 yılında vefat eden kurucuları Abdullah Bin İbad dolayısıyla bu adı almışlardır. Günümüzde ülkeni yerli Müslümanları arasında yaygın olan İbâdîlik, temizliğe verdiği önemle öne çıkmaktadır.
Ülkeye çalışmak için farklı ülkelerden gelen unsurlar arasında da önemli oranda Müslüman nüfus bulunmaktadır. Yerli Müslümanlar sosyo-ekonomik açıdan daha avantajlı konumda olmakla birlikte, işçi konumundaki yabancı Müslüman unsurlar barınma, eğitim, güvenlik vd. alanlarda önemli sorunlarla karşı karşıyadır.
Arap Baharı sürecinde bölgedeki diğer ülkelerin pek çoğunun aksine, Umman’da ülkeyi kaosa sürükleyecek bir süreç gelişmemiş, bazı düzenlemeler yapılarak halkın talepleri belirli düzeyde karşılanmıştır.