Temel Göstergeler
Resmi AdıTanzanya Birleşik Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiCumhuriyet
Bağımsızlık Tarihi26 Nisan 1964
BaşkentDodoma (2 milyon)
Yüzölçümü945.087 km2
Nüfusu58.8 Milyon (2018)
Nüfusun Etnik Dağılımı%99 Afrikalı (%95’i 130’dan fazla kabileden oluşan Bantulardır), %1 diğer (Arap, Asyalı ve Avrupalı)
İklimiSahil bölgelerinde tropik, yüksek bölgelerde ılıman iklim
Coğrafi KonumuDoğu Afrika’nın en büyük ülkelerinden Tanzanya, Hint Okyanusu kıyısındadır. Güneyinde Mozambik, Malavi ve Zambiya; batısında Kongo, Brundi ve Ruanda; kuzeyinde Uganda ve Kenya;doğusunda Hint Okyanusu bulunmaktadır.
KomşularıMozambik (756 km), Malavi (475 km), Zambiya (338 km), Kongo (459 km), Brundi (451 km), Ruanda (217 km), Uganda (396 km), Kenya (769 km), Hint Okyanusu (1.424 km)
DilSwahilice, İngilizce, Arapça
Din%38 Müslüman, %30 Hıristiyan, %30 Animist,%2 Diğer (Ayrıca Zanzibar ve Pemba Adalarının tamamı Müslümanlardan oluşmaktadır.)
Ortalama Yaşam Süresi62 yıl
Okuma-Yazma Oranı%71 (2015)
Para BirimiTanzanya Şilini
Millî Gelir47.5 milyar dolar
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir867 dolar
İşsizlik Oranı%10 (2016)
Enflasyon Oranı%3.9 (2018)
Yoksulluk Oranı%22.8
Reel Büyüme Hızı%6.8 (2017)
Doğal KaynaklarıAltın, elmas, tanzanit, uranyum, kömür, nikel
Başlıca Ticaret OrtaklarıSuudi Arabistan, Çin, Hindistan, BAE, İsviçre, Kenya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Japonya
İhracat ÜrünleriAltın,mücevher, manganez, balık, kahve, tütün, baklagiller, yağlı tohumlar, pamuk, çay
İthalat ÜrünleriPetrol yağları, buğday, palm yağı, otomobil, demir-çelik ürünleri, ilaç, telefon cihazları, iş makineleri, traktör

Ülke Tarihi

Tanzanya coğrafyası insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri kabul edilmektedir. Yapılan bilimsel kazılarda elde edilen fosiller burada onbinlerce yıl öncesinden bu yana insanların yaşadığını ortaya koymaktadır. Bölgede, İslamiyet öncesi dönemde Khoisanlar, Etiyopya asıllı Kuşitikler ve Batı Afrika’dan bölgeye göç eden Bantular yaşamıştır.

Tanzanya Hicrî 1. Yüzyıldan itibaren Müslüman Arapların bölgeye gelmesi ile İslamiyet’le tanışmıştır. Müslümanlar burada 7. yüzyılın ortalarından itibaren Mogadişu, Süfâle, Melindi, Mombasa, Brava ve Zengibar şehir devletlerini kurmuş ve iç bölgelerle ilişkilerini güçlendirmişlerdir. 10. Yüzyılın ikinci yarısında İran’dan gelen Şiî unsurlar da bölgenin İslamlaşma sürecini hızlandırmış, bu dönemde Müslümanlar bölgede önemli bir güç haline gelmişlerdir. Öte yandan bölgeye gelen Müslümanlarla yerliler arasında yapılan evililikler neticesinde Svahili (Sahilliler) adını alacak olan melezler, özellikle 12-15. yüzyıllar arasında en parlak çağını yaşamışlardır.

16. yüzyılın başlarından itibaren Portekiz’in sömürge faaliyetlerine muhatap olan Tanzanya’da, 1503 yılında Zengibar, 1505 yılında Kilve işgal edilmiştir. Bölge iki asır boyunca Portekiz işgali altında kalmış, bu dönemde halk Hristiyanlaştırılmaya çalışılmış, camiler yakılmış, Müslüman halk soykırıma uğratılmıştır. Osmanlı Devleti 1580’li yıllarda halkı Portekiz zulmünden kurtarmak için iki kez bölgeye donanma göndermişse de başarı sağlanamamıştır. Benzer bir çaba 17. yüzyılda Umman’daki Yarubî Hanedanı tarafından da sergilenmiş ve bölge Portekiz’den kurtarılarak buraya vali tayin edilmiş, 1724’te Portekiz Kilve ve Patta’yı yeniden ele geçirmiş fakat 1744’te Ahmed b. Said bölgeyi Portekizlilerden tekrar alarak Umman Sultanlığı’na bağlamıştır. Umman hakimiyeti altındaki bir asrı aşkın zaman zarfında bölgede belirgin bir toparlanma gerçekleşmiş, hatta 1837’de hanedanlığın başkenti de Zengibar’a taşınmıştır. Ancak takip eden süreçte yaşanan iktidar mücadeleleri sebebiyle Zengibar Umman’dan ayrılarak İngiltere’nin himayesine girmiştir.

19. yüzyılın ortalarından itibaren Tanzanya bir kez daha Batılı sömürgecilerin hakimiyeti altına girmiş, 1885’te Zengibar Sultanlığı’nda Alman Doğu Afrika himayesi ilân edilmiştir.  Yüzyılın sonlarında Tanzanya, İngiltere ve Almanya’nın nüfuz mücadelesine sahne olmuş, Almanya Darüsselam’ı, İngiltere ise Zengibar’ı kontrol ederek bölgeyi sömürmüştür. Bu dönemde yeli Müslüman halkın sömürge kuvvetlerine karşı giriştikleri mücadeleler tam bir soykırım hareketine dönüşmüş, bu süreçte işgalci Almanya kuvvetleri tarafından 200 ilâ 300 bin Tanzanyalı katledilmiştir.

İngiltere 1914 yılında Mafia Adası’nı, 1919’da imzalanan Versay Antlaşması’yla da Almanya’nın Doğu Afrika’da bulunan sömürgelerinin büyük bölümünü ele geçirmiştir. Takip eden süreçte Tanzanya önce İngiliz mandası ilan edilmiş, daha sonra BM emanet bölgesi adıyla İngiltere tarafından yönetilmeye devam etmiştir. 1920’li yıllarda başlayan bağımsızlık hareketi, Tanzanya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası BM vekaletine bırakılmasıyla yeniden canlanmış  1954 yılında kurulan Tanganyika Afrika Millî Birliği BM tarafından resmî muhatap kabul edilmiş, 1 Mayıs 1961’de ülkeye kendi kendini yönetme hakkın tanınmıştır. 9 Aralık 1961’de bağımsızlık, bir yıl sonra aynı gün de Tanganyika Cumhuriyeti ilan edilerek devlet yönetimine Hristiyan kökenli Kambarage Nyerere getirilmiştir.

9 Aralık 1963’te İngiltere kontrolündeki Zengibar Sultanlığı’nın bağımsızlık ilanı ise tanınmayarak, Nyerere tarafından desteklenen bir ihtilalle engellenmiş ve sultanlık ortadan kaldırılarak 12 Ocak 1964’te Zengibar Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. 26 Nisan 1964’te ise Zengibar ile Tanganyika birleştirilerek Tanzanya adını almıştır.

Sovyetler Birliği ve Çintarafından desteklenen yeni yönetimde Nyerere 1985 yılına kadardevlet başkanlığı görevini sürdürmüştür. Nyerere’nin ardından devlet başkanlığı görevini 1985-1995 yılları arasındaZengibar asıllı Müslüman Ali Hasan Mwinyi yürütmüştür. Mwinyi’den sonra ülke yönetiminin başına Hristiyan isimler geçmiştir. 1995-2005 yılları arasındaBenjamin Mkapa, 2005-2015 yılları arasında ise Jakaya Mrisho Kikwete’nin üstlendiği devlet başkanlığı görevini2015 yılından bu yana John Pombe Joseph Magufulisürdürmektedir.

Siyasî Yapı

Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti, Doğu Afrika’daki Tanganyika ile Hint Okyanusu içerisinde yer alan Zanzibar Takımadaları’nın 1964 yılında birleşmesiyle oluşmuştur. Zanzibar adası iç işlerinde bağımsızdır ve kendine ait bir hükümet tarafından yönetilmektedir. 1992 yılına kadar ülkede çok partili hayata geçilememiş ve Chama Cha Mapinduzi (CCM) tek parti olarak iktidarda yer almıştır.

Ülke çok farklı dinî ve etnik unsuru bünyesinde barındırmasına rağmen, kurulduğu tarihten bu yana iç savaş ya da askerî darbeye maruz kalmamıştır ve bu bakımdan kıtada siyasî istikrarı en güçlü devletler arasında yer almaktadır.

Ülkede parlamento 295 üyeden oluşmaktadır. 232 üye anakaradan, 5 üye Zanzibardan seçimle katılmakta, diğer üyeler ise atama yoluyla görevlendirilmektedir. Devlet başkanının her beş yılda bir seçimle işbaşına belirlendiği ülkede ilk çok partili seçim 1995 yılında yapılmıştır. Hükümet;başkan, başkan yardımcısı, başbakan ve bakanlar kurulu üyelerinden oluşmaktadır.

Ekonomik Durum

BM verilerine göre “En Az Gelişmiş Ülkeler”den biri konumunda olan Tanzanya, bu olumsuz konumuna karşın son yıllarda gelişmekte olan bir ekonomik yapıya sahiptir.

Ülkede ekonomi büyük oranda tarım, madencilik ve turizm sektörlerine bağlıdır. İstihdamın %70’i tarım sektöründen sağlanmaktadır. Ancak tarım gelirleri millî gelirin %28’ini karşılarken, son yıllarda gelişme kaydeden hizmet sektörü millî gelirin yaklaşık yarısını karşılamaktadır. Öte yandan balıkçılık da son yıllarda gelişmektedir. Ülkenin yıllık ticaret hacmi son yıllarda 20 milyar doların üzerinde seyretmektedir.

Enerji, altyapı, nitelikli işgücü gibi alanlardaki yetersizlikler ülke ekonomisinin önündeki en büyük engellerdir. Öte yandan sömürge döneminden tevarüs eden ve bugün de etkisini sürdüren olumsuzluklar da kalkınmanın önündeki engellerden biridir.

Bununla birlikte Tanzanya son yıllarda düzenli bir büyüme trendi yakalamış durumdadır. Öyle ki, 2014 yılından bu yana yıllık ortalama büyüme hızı %6’nın üzerindedir.

Ülke doğal kaynaklar bakımından oldukça zengindir.Başlıca maden kaynaklar altın, elmas ve tanzanittir. Toplam ihracatın yarısına yakınını altın ve elmas karşılamaktadır. Öte yandan Malavi sınırında uranyum yatakları bulunmakta, ülkenin toplam doğalgaz rezervinin 57.27 trilyon kübik feet’e ulaştığı belirtilmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde ülkede önemli miktarda nikel yatakları bulunmuş, yine yüksek miktarda platinyum ve petrol bulunabileceği tespit edilmiştir.

Tanzanya’da bir kısmı UNESCO dünya mirası listesinde yer alan 12 millî park ve 15 av sahası bulunmaktadır. Ancak bunlardan Kenya sınırındaki hariç hiçbiri işletilmemektedir. Bu alanda yapılacak yatırım ve düzenlemelerle mevcut yüksek potansiyelin ekonomik anlamda ülkeye büyük kazanç sağlaması muhtemeldir.

Türkiye ile İlişkiler

Öteden beri olumlu seyreden Türkiye-Tanzanya ilişkileri son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Türkiye’nin Afrika kıtasındaki en eski büyükelçiliklerinden biri olan Darüsselam Büyükelçiliği 1979 yılında açılmış fakat 1984 yılında bütçe kesintisi sebebiyle kapatılmak zorunda kalmıştır. 2009 yılında tekrar açılan büyükelçiliğe mukabil, Tanzanya da 2017 yılında Ankara Büyükelçiliği’ni açmıştır.

İki ülke arasındaki üst düzey ziyaretler son on yıldır büyük artış göstermiştir. 2009 yılında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2014 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu ve son olarak 2017 yılında Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Tanzanya’yı ziyaret ederken, dönemin Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakaya Kikwete 2010’da, dönemin Tanzanya Dışişleri Bakanı Bernard Membe de 2014 yılında ülkemizi ziyaret etmiştir. Erdoğan’ın Doğu Afrika turu kapsamında kalabalık bir bakan heyeti ile gerçekleştirdiği ziyarette imzalanan on antlaşma ile ikili ilişkilerin daha da güçlenmesi beklenmektedir.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi son 20 yılda müthiş bir büyüme kaydetmiştir. 90’lı yıllarda yıllık ortalama 5 milyon dolar civarındaki ticaret hacmi, 2005 yılında 33 milyon dolara, 2010 yılında 103 milyon dolara çıkmış, 2011 yılında tarihindeki en yüksek seviye olan 192 milyon dolara ulaşmış, küresel ekonomik kriz nedeniyle düşüş gösterse de sonraki yıllarda da 100 milyon doların üzerinde kalmıştır. İki ülke arasındaki ticaret hacminin bu denli yükselmesinde, iki ülke arasında güçlenen ilişkilerin bir yansıması olarak hizmete giren büyükelçilikler ve THY’nin 2010’da İstanbul-Darüsselam, 2012 yılında İstanbul-Kilimanjaro arasında doğrudan uçuşlara başlaması da etkili olmuştur.

Öte yandan Türk firmaları Tanzanya’da doğrudan yatırımlar yapmakta ve ülkede büyüyen bir ticarî aktör konumuna gelmektedir. Tanzanya’da bulunan bin civarında Türk vatandaşına mukabil, Türkiye Bursları kapsamında üniversite eğitimi almak için her yıl ülkemize gelen Tanzanyalı öğrencilerin sayısı da artmaktadır.

Müslümanların Durumu

Tanzanya İslamiyet’le çok erken bir dönemde Hicrî 1. Yüzyılda Doğu Afrika’ya gelen Müslüman Araplar aracılığıyla tanışmıştır. Bölgeye gelen Arap, Fars ve Hintlerin yerlilerle evliliklerinden doğan melez nesiller Doğu Afrika’da Svahili adı verilen yeni bir kültürün doğmasına da yol açmıştır. Svahili kültürü özellikle Ortaçağ’da en parlak dönemini yaşamış, 14. yüzyılın ikinci çeyreğinde bölgeyi gezen İbn Battuta, Kilve’yi dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak tanıtımıştır. Ancak Afrika’nın diğer bölgeleri gibi Tanzanya da sömürgeciliğin vahşi yüzü ile karşı karşıya kalmış, 16. Yüzyıldan itibaren önce Portekiz, ardından Alman ve İngiliz sömürge hareketleri bölgeye tamiri güç zararlar vermiş, yüzbinlerce insanın yaşamını yitirmesi, milyonlarca insanın köle durumuna düşmesine yol açmıştır. Bu dönemde misyonerlik faaliyetleri de güçlü bir şekilde tatbik edilmiş, buna karşın İslamiyet bölgedeki varlığını kesintisiz sürdürmüştür.

Bugün Tanzanya’daki Müslüman nüfusun oranı hakkında kesin veriler bulunmamakla birlikte, Müslümanların ülkedeki en kalabalık dinî unsur olduğu veülke nüfusunun üçte birininMüslüman olduğu bilinmektedir. Ülkedeki Müslümanlar özellikle Darüsselam, Zengibar ve çevre adalarda yoğunlaşmış durumdadır. Müslümanlarının büyük kısmı Sünnî olmakla birlikte, Hint kökenlilerin önemli bölümü Nizârî-İsmâiliyye mezhebine mensuptur ve ülkede az sayıda İbâzî de bulunmaktadır.

1985 yılında devlet başkanlığına Ali Hasan Mwinyi’nin getirilmesiyle Müslümanların ülkedeki etkinliği artmış, yeni cami ve okullar inşa edilmiştir. Müslüman halkın bütün kesimlerinden temsilcilerin katıldığı, genel merkezi Dârüsselâm’da bulunan el-Cem‘iyyetü’l-İslâmiyye li-şarkı İfrîkıyye adlı kuruluşTanzanya’da İslâmî okulların bakımını üstlenmiş durumdadır. İslâmî faaliyetler Dârüsselâm’daki el-Meclisü’l-İslâmiyyü’l-a‘lâ tarafından yönetilmektedir.

Dünyanın en fakir ülkelerinden biri konumundaki Tanzanya’da, özellikle Müslüman nüfus eğitim ve istihdam olanaklarına erişim konusunda çok daha dezavantajlı konumdadır. Ülkedeki Hristiyan azınlık sömürge döneminden bu yana ülkenin eğitimli kesimini oluşturmakta, siyasî ve ticarî alanı domine etmektedir. Örneğin ülkede üniversite eğitimi alan Müslümanların oranı %10’un altındadır. Benzer bir durum siyasî temsil için de geçerlidir. Ülke mecilisi ve bürokrasideki Müslümanların sayısı nüfuslarına oranla oldukça düşüktür. Bu bakımdan ülke Müslümanlarının devlet yönetimi ile ilişkileri öteden beri inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.