Temel Göstergeler
Resmi AdıMyanmar Birliği Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiCumhuriyet
Bağımsızlık Tarihi4 Ocak 1948
BaşkentNepido (7 milyon)
Yüzölçümü676.578 km2
Nüfusu57 milyon (2021)
Nüfusun Etnik Dağılımı%68 Bamar, %9 Shan, %7 Karen, %4 Rohingyalı, %3 Çinli, %2 Hindistanlı, %2 Mon, %5 diğer
İklimi%67’si ormanlarla kaplı ülkede tropikal muson iklimi hâkimdir; yazlar bulutlu ve nemli, kışlar az yağışlı ve ılıktır. Güney kesimlerde yazlar bol yağışlı, orta ve özellikle kuzeydeki yüksek kesimlerde yazlar daha sıcak, kışlar daha soğuktur.
Coğrafi KonumuGüneydoğu Asya ülkesi olan Myanmar, Bangladeş ve Tayland arasında Andaman Denizi ve Bengal Körfezi sınırında yer alır.
KomşularıTayland (2.416 km), Çin (2.129 km), Hindistan (1.468 km), Bangladeş (271 km), Laos (238 km), kıyı şeridi (1.930 km)
DilMyanmarca ve bazı etnik diller
Din%88 Budist, %6 Hristiyan, %4,5 Müslüman, %1,5 animist, Hindu ve diğer
Ortalama Yaşam Süresi69,6 yıl (2021)
Okuma-Yazma Oranı%89,1 (2019)
Para BirimiKyat
Millî Gelir66,7 milyar dolar (2021 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir1.246 dolar (2021 IMF)
İşsizlik Oranı%1,7 (2020)
Enflasyon Oranı%5,6 (2022)
Reel Büyüme Hızı%-8,9 (2021)
Yoksulluk Oranı%24,8 (2017)
İhracat ÜrünleriDoğal gaz, hazır giyim, ağaç ve ağaç ürünleri, pirinç, kuru baklagiller, rafine edilmiş bakır ve alaşımları, muz, mısır
İthalat ÜrünleriMineral yakıtlar, palm yağı, telefon cihazları, mensucat ürünleri, ilaç, jeneratör, otomobil, demir-çelik
Başlıca Ticaret OrtaklarıÇin, Tayland, Singapur, Japonya, ABD, Malezya, Hindistan, Endonezya

Ülke Tarihi

Bugünkü Myanmar topraklarının bulunduğu bölgenin bilinen tarihi 9. yüzyılda Burmalıların Pagan şehri ve civarında kurdukları devletle başlamaktadır. 13. yüzyılın ortalarına kadar bölgedeki güçlü varlığını koruyan Pagan Krallığı, 1287 yılında Moğol-Çin İmparatoru Kubilay Han tarafından yıkılmıştır. Akabinde ülkenin kuzeyinde Ava, güneyinde Pegu krallıkları kurulmuştur. 16. yüzyıla kadar varlığını sürdüren Ava Krallığı, Çin asıllı Şanların saldırıları sonucu 1531 yılında yıkılmış ve yerine Toungoo Hanedanı kurulmuştur. İki asrı aşkın süre varlığını devam ettiren Toungoo Hanedanı’nın 1752 yılında yıkılması üzerine, tüm bölgeyi tek bir krallık altında toplayan Konbaung Hanedanı kurulmuş, ancak İngiltere’nin bölgedeki sömürgeci politikaları 19. yüzyılın başlarından itibaren iki devleti karşı karşıya getirmiştir. 1824-1826, 1852 ve 1886-1889 yıllarında gerçekleştirilen savaşlar neticesinde bölgenin hâkimiyetini ele geçiren İngiltere burayı İngiliz Hindistan’ına bağlamıştır.

İngiliz sömürge yönetiminin ülkeyi Hindistan’a bağlaması ve Hintli göçmenlerin yerleşmesine izin vererek demografik yapıyı değiştirmesi, 1920’li yıllardan itibaren milliyetçilik ve bağımsızlık söylemlerinin güçlenmesine, göçmenlere karşı duyulan nefretin artmasına yol açmıştır. 1919-1937 yılları arasında Birmanya adı ile Hindistan’ın bir eyaleti statüsünde bulunan Myanmar’da, 1923’te sınırlı yetkilere sahip bir meclis oluşturulmuş, 1929’da ülke kısmî özerkliğe kavuşmuş, 1937’de de İngiltere’den ayrılmıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Japonya tarafından işgal edilen Myanmar, savaş sonrasında tekrar İngiliz hâkimiyetine girmiş ve nihayet 4 Ocak 1948 tarihinde Burma Birliği adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. 1974’te Birmanya Sosyalist Cumhuriyeti, 1988’de Birmanya Birliği adını alan ülke, son olarak 1989 yılında yapılan değişiklikle Myanmar Birliği Cumhuriyeti adını almıştır.

1948’de ilan edilen bağımsızlığın ardından iç çekişmelere sahne olan ülke, 1958-1960 yılları arasındaki cunta rejimi dışında 1962 yılına kadar genel olarak demokratik biçimde yönetilmiştir. Ancak 1962 yılında Genelkurmay Başkanı Ne Win tarafından gerçekleştirilen darbeyle başlayan cunta rejimi, 2011 yılına kadar farklı biçimlerde yaklaşık yarım asır devam etmiştir. 2011 yılından itibaren eski generallerden Thein Sein’in kurduğu sivil hükümet tarafından yönetilmeye başlanan Myanmar’da, meclisin dörtte biri yine askerlerden oluşmuş, görece demokratik sayılabilecek ilk seçimlerin yapılması ancak Kasım 2015’te mümkün olabilmiştir. Kendilerine vatandaşlık hakkı verilmeyen 1 milyondan fazla Rohingyalı Müslüman, bu seçimlerde oy kullanamamıştır. Ayrıca ülkenin farklı noktalarında devam eden silahlı etnik çatışmalar sebebiyle bu bölgelerde de seçim gerçekleştirilememiştir. Seçimler sonrasında devlet yönetimi yeniden şekillendirilmiş, ancak 1 Şubat 2021 tarihinde gerçekleştirilen darbeyle askerî yönetim ülkeyi yeniden kontrol altına almıştır.

Siyasi Yapı

Myanmar Devleti, bağımsızlığını kazandığı 1948 yılından bu yana kısa süreli dönemler dışında büyük oranda askerî rejim tarafından yönetilmiştir. Son olarak 1 Şubat 2021 tarihindeki darbe ile Devlet Danışmanı Aung San Suu Kyi ve Cumhurbaşkanı Win Myint görevden alınmış ve yerlerine asker kökenli Myint Swe geçici olarak gelmiştir.

Bağımsızlığın kazanılmasından bu yana devam eden etnik çatışmalar, ülkenin siyasi açıdan kaotik bir zemine hapsolmasına sebep olduğundan Myanmar dış dünyaya genel anlamda kapalı bir devlet olagelmiştir. Özellikle 19. yüzyılda yürütülen İngiliz sömürge politikaları, 20. yüzyıla rengini veren ve hâlâ çözüme kavuşturulamamış sorunların temelini teşkil etmektedir. Merkezî yönetimle sorunlu yapıların büyük çoğunluğunun ortak noktaları Budizm iken, dinî farklılık sebebiyle bu süreçte en büyük mağduriyeti Arakan’daki Rohingya Müslümanları yaşamaktadır. Öyle ki, yaşanan soykırım süreci sebebiyle Arakan bugün dünyadaki en sorunlu bölgelerden biridir. Rohingya Müslümanlarının bölgeye İngiltere tarafından sömürge döneminde getirildiklerini iddia eden Myanmar hükümeti, Rohingyalara vatandaşlık vermemekte, özellikle Budist çeteler eliyle bölge halkı zorunlu göçe tabi tutulmaktadır. Oysaki bölgeye İngiliz hâkimiyeti döneminde Hindistan’dan gelen Müslüman topluluklar olsa da Arakan’daki Müslümanların tarihsel olarak 12. yüzyıldan itibaren bu bölgede yerleşik oldukları bilinmektedir.

Son olarak 2012’de başlayan ve belli dönemlerde şiddetlenerek günümüze kadar devam eden “etnik ve dinî temizlik” sürecinde yüz binlerce Rohingyalı evlerini ve yurtlarını terk etmeye zorlanmıştır. Diplomatik kaynaklar, 2017-2018 yılında yaşanan yoğun göç dalgası sebebiyle Arakan’dan yalnızca Bangladeş’e göç edenlerin sayısının 1 milyonu aştığını bildirmektedir. Hindistan, Suudi Arabistan, Pakistan, Afganistan, Körfez ülkeleri ve diğer ülkelerle birlikte, diasporadaki Rohingyalı sayısının 3 milyonu bulduğu tahmin edilmektedir. Bu da Rohingya Müslümanlarının dünyadaki en kalabalık diaspora topluluklarından biri olduğu anlamına gelmektedir.

Ekonomik Durum

Uzun yıllar devam eden dikta rejimi, dünyaya kapalı siyasi yapılanması, kırılgan bankacılık sistemi, özel sektöre ve dış yatırımlara yönelik kısıtlamalar ve bu kapsamda zikredilebilecek daha pek çok olumsuzluk sebebiyle Myanmar oldukça sorunlu bir ekonomik yapıya sahiptir. Nüfusunun %25-30’luk bölümü yoksulluk sınırı altında olan Myanmar, yalnızca Güneydoğu Asya bölgesinin değil, 1.000 dolar civarındaki kişi başı millî geliriyle dünyanın da en yoksul ülkelerinden biridir. Enflasyon oranlarındaki belirsizlik ve kur sistemindeki problemler de ülke ekonomisi açısından önemli sorun alanlarıdır. Başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere, ABD, Kanada ve belli başlı küresel aktörlerin Myanmar’a yönelik uzun yıllar devam eden ekonomik ambargoları, ülke ekonomisine büyük zarar vermiştir. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen Myanmar son 10 yılda ortalama %6 civarında bir büyüme yakalamıştır.

Mevcut şartlardaki olumsuzluklar dışında Myanmar, doğal kaynaklar bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Topraklarının üçte ikisini kaplayan geniş ormanlarda son derece kıymetli ağaç varlıklarına sahip olması yanı sıra petrol, doğal gaz, gümüş, kurşun, çinko, bakır, tungsten, antimon, mermer, kireç taşı, değerli taşlar, su kaynakları (hidro-enerji) gibi zengin doğal kaynaklara da sahiptir.

Ülkede başlıca geçim kaynağı olan ve istihdamın %70’ini karşılayan tarım sektörünün millî gelir üzerindeki payı %25 civarındadır. Sanayi sektörü istihdamdaki %7’lik payı ile millî gelirin %35’ini, hizmet sektörü ise %23’lük istihdam payı ile millî gelirin %40’ını karşılamaktadır. Başlıca tarım ürünleri pirinç, şeker kamışı, kuru baklagiller, fasulye, susam ve yer fıstığıdır. Ayrıca balıkçılık da önemli geçim kaynakları arasındadır.

Dış ticaret hacmi son yıllarda 35 milyar dolar seviyelerinde olan Myanmar, 2020 yılında 16,9 milyar doları ihracat, 17,9 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 34,8 milyar dolarlık ticaret gerçekleştirmiştir. Dış ticarette baş aktör konumunda olan Çin hem ihracatın hem de ithalatını üçte birini karşılamaktadır.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Myanmar arasındaki ilişkilerin henüz başlangıç aşamasında olduğu söylenebilir. Türkiye’nin 2012 yılında hizmete açtığı Nepido Büyükelçiliği’ne mukabil, Myanmar’ın henüz ülkemizde büyükelçiliği bulunmamaktadır, ancak Kahire Büyükelçiliği ülkemize akreditedir.

İki ülke arasındaki ilk üst düzey ziyaretleri 2012 ve 2013 yıllarında başbakan sıfatıyla Ahmet Davutoğlu gerçekleştirmiştir. 2016 yılında da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Myanmar’ı ziyaret etmiş ve dönemin Devlet Danışmanı/Dışişleri Bakanı Aung San Suu Kyi, Devlet Başkanı Htin Kyaw ve Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing’le resmî temaslarda bulunmuştur.

Türkiye, Myanmar’ın Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırım politikaları karşısında, bölgeyi yakından izlemekte, konunun dünya kamuoyunun gündemine taşınması için öncülük etmektedir. Özellikle 2012, 2016 ve 2017’de tırmanışa geçen, Myanmar devlet yönetimi tarafından zemini hazırlanan ve Budist çeteler eliyle gerçekleştirilen katliam ve soykırım olayları karşısında Türkiye net bir tavır ortaya koymuştur. Siyasi merciler Arakan’da yaşanan sorunun çözümü için başta Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere uluslararası yapıları harekete geçirirken, bağımsız sivil topluk kuruluşları aracılığıyla da acil insani yardım çalışmalarının sürdürülmesinde de öncü rol oynamıştır. Türkiye’nin Arakan’da yaşanan insani dramın son bulması, Müslüman halkın güvenliğinin sağlanarak temel insan hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi noktasındaki çabaları kesintisiz devam etmektedir. Türkiye’nin insani yardım faaliyetleri Müslüman-Budist ayrımı yapmaksızın zor durumdaki herkesi kuşatacak şekilde sürdürülmektedir.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler de diğer alanlardaki ilişkilere paralel olarak henüz yeterli seviyede değildir. Buna karşın 2000’lerin başlarında yalnızca birkaç milyon dolar olan karşılıklı ticaret hacminin sürekli artarak gelişmesi ve 2020 yılında 52 milyon doları Türkiye’den Myanmar’a ihracat, 48 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 100 milyon dolar seviyesine ulaşması dikkate değerdir. Türkiye’nin Myanmar’a ihraç ettiği başlıca ürünler inşaat malzemeleri, traktör ve ayçiçeği yağıdır. Myanmar’dan ithal edilen ürünlerse özellikle hazır giyim ürünleri, kereste, işlenmemiş kurşun, marangozluk ürünleri, ağaç ve limondur.

Müslümanların Durumu

İslamiyet’in Myanmar topraklarındaki geçmişi oldukça eskidir. Arap ve Fars asıllı Müslüman tüccarların henüz 8. yüzyıldan itibaren bölgeye deniz yoluyla ulaştıkları ve dürüstlükleriyle toplumda oldukça güzel intibalar bıraktıkları çeşitli kaynaklarda geçmektedir. Müslümanların bölgede 12. yüzyıldan itibaren yerleşik hâle geldikleri, özellikle Bengal coğrafyasında halkın büyük bir hızla Müslümanlaştığı bilinmektedir.

Myanmar’daki Müslümanların sayısına ilişkin net bir bilgi vermek mümkün değildir. Zira son yıllarda, ülkedeki Müslümanların büyük bölümünün yaşadığı Arakan bölgesindeki Rohingyalar, Myanmar hükümetinin soykırım politikaları sebebiyle çevre ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. Buna karşın ülkede 2 milyonun üzerinde Müslüman’ın yaşadığı tahmin edilmektedir. Ayrıca diasporadaki Rohingya Müslümanlarının sayısının da en az 3 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Günümüzde, başta başkent ve çevresi olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan ve ülke sistemine eklemlenmiş Müslümanlar da vardır ancak büyük çoğunluğu Arakan’da bulunan Müslümanlar, devlet yönetimi ve Budist çetelerin soykırım politikaları sebebiyle ağır bir insani krizle karşı karşıyadır. Küresel aktörlerin bölge üzerindeki çıkar çatışmaları, Rohingya Müslümanlarının Myanmar’daki varlığını tehlikeye atmaktadır. Yoğun göç dalgalarının bu şekilde devam etmesi hâlinde, önümüzdeki yıllarda Arakan bölgesinde Müslüman varlığından söz etmek mümkün olmayacaktır.