Temel Göstergeler
Resmi AdıMalezya
Yönetim BiçimiFederal Parlamenter Monarşi
Bağımsızlık Tarihi31 Ağustos 1957
BaşkentKuala Lumpur (resmî) (1.8 Milyon), Putrajaya (idarî) (100 Bin)
Yüzölçümü329.847 km2
Nüfusu31.4 milyon (2017)
Nüfusun Etnik Dağılımı%55 Malay, %24 Çinli, %13 Bumiputera (yerli), %7 Hintli, %1 diğerleri
İklimiÜlkenin genelinde bol yağışlı ve sıcak tropikal iklim görülür. Yağışlar Kasım-Ocak aylarında yoğunlaşır; yıl boyunca sıcaklık ortalaması 22-33 derece civarındadır. Ülke topraklarının %70’i tropik ormanlarla kaplıdır.
Coğrafi KonumuGüneydoğu Asya’da Malay Yarımadası, Borneo Adası’nın kuzey bölgesi ve iki küçük ada üzerinde kurulmuş bir devlettir. 
KomşularıEndonezya (1.881 km), Tayland (595 km), Brunei (266 km), Kıyı şeridi (4.675 km)
DilMalayca, İngilizce, Çince, Tamilce
Din%62 Müslüman, %20 Budist, %9 Hristiyan, %6 Hindu, %3 diğer
Ortalama Yaşam Süresi74,7 yıl (2015)
Okuma-Yazma Oranı%94,6 (2015)
Para BirimiRinggit
Millî Gelir314.4 milyar dolar (2017 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir9.813 dolar (2017 IMF)
İşsizlik Oranı%3,4 (2017)
Enflasyon Oranı%3,8 (2017)
Reel Büyüme Hızı%5,4 (2017)
Yoksulluk Oranı%3,8
İhracat ÜrünleriPetrol, sıvılaştırılmış doğalgaz, ağaç ve ağaç ürünleri, hurma yağı, kauçuk, tekstil ürünleri, kimyasallar, güneş panelleri, elektronik cihazlar, kalay, demir filizi, yarı iletkenler
İthalat ÜrünleriElektronik cihazlar, iş makineleri, petrol ürünleri, plastik, demir-çelik ürünleri, kimyasallar
Başlıca Ticaret OrtaklarıÇin, ABD, Singapur, Japonya, Tayland, Hong Kong, Hindistan, Güney Kore

Ülke Tarihi  

Malay Yarımadası M. S. 2. yüzyıldan itibaren Malay kökenli bazı Hindu krallıklarının hakimiyeti altına girmiş, bu krallıkları 7. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar bölgenin deniz yollarını kontrolü altında bulunduran Sumatra (Şrivicaya) Krallığı’nın kontrolünde kalmışlardır. 13. yüzyıldan itibaren hakimiyet Cavalılara geçmiş, bu yüzyıllarda çeşitli krallıklar arasında süren hakimiyet mücadelesinden doğan Malaka Devleti, 14. yüzyılın sonlarından itibaren bölgede önemli bir devlet olarak öne çıkmıştır.  15. Yüzyılın başlarında Malaka hükümdarlarının İslamiyet’i kabul etmesinden sonra bölgede İslam hızla yayılmış, Malay kültürünün gelişiminde İslamiyet merkezî bir rol üstlenmiştir. Şah ve Sultan unvanlarını kullanana Malaka Hükümdarlarının yanı sıra, halkın günlük yaşantısında da İslamiyet’in izlerini görmek mümkündür. Bu dönemde İslam’ın Güneydoğu Asya bölgesinde çevre adalara, Filipinler’in kuzeyi, Borneo ve Cava adalarına yayılmasında Malaka Devleti’nin önemli rolü olmuştur.

Gerek sahip olduğu zengin baharat çeşitliliği, gerek deniz ticaretindeki önemi ile öne çıkan bölge, 16. yüzyılın başlarından itibaren Portekiz’in dikkatini çekmiş ve 1511 yılında Portekizli sömürge güçleri Malaka’yı ele geçirmiştir. Dönemin hükümdarı Mahmud Şah ülkeyi terk ederek komşu adalara sığınmak durumunda kalmış, onun ölümünden sonra iki oğlu tarafından Perak Sultanlığı ve Johor Sultanlığı adı ile iki ayrı devlet kurulmuştur.

Portekiz yüzyıldan fazla bir süre bölgenin hakimiyetini elinde bulundururken, 16. yüzyılın sonlarında adaya gelen Hollanda güçleri yavaş yavaş bölgedeki etkinliğini arttırmaya başlamış ve nihayet 1641 yılında Johor Sultanlığı’nın da yardımıyla, Malaka’nın hakimiyetini ele geçirmişlerdir.

18. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ile bölgedeki varlığını güçlendirerek Hollanda’ya rakip olmuştur. 1824 yılında yapılan bir antlaşma ile Malay dünyası İngiltere ile Hollanda arasında ikiye ayrılmış, burada yapılan bölüşüm bugünkü Malezya ile Endonezya arasındaki sınırların da büyük ölçüde temelini oluşturmuştur. Antlaşma sonrasında İngiltere kendi hakimiyeti altında kalan bölgede Singapur, Malaka, Penang adası ve yarımada üzerindeki Wellesley bölgesini “Boğazlar İdaresi” adıyla İngiliz kolonisi haline getirmiş, önce Hindistan’daki İngiliz güçlerine bağlı olan bu bölge, 1867 yılında doğrudan İngiltere’de Sömürge Bakanlığı’na bağlanmıştır.

19. yüzyılın ikinci yarısında Malay Yarımadası’ndaki diğer küçük devletler kuzeyde Tayların güneyde İngilizlerin hakimiyeti altına girmiş, bölgedeki sultanlıklarda idarenin özellikle dinî alana yönelik temsilî otoritesi dışında siyasî ve askerî hakimiyet işgalci güçlerin eline geçmiştir. Böylece kuzeyde Kedah, Perlis, Kelantan, Trengganu ve Patani Tayların, güneyde Perak, Johor, Selangor, Negeri Sembilan ve Penang gibi sultanlıklar ise İngilizlerin boyunduruğuna girmiştir.

İngiltere 1896 yılında dört Malay sultanlığını başkenti Kuala Lumpur olan “Federal Malay Eyaletleri” adı altında birleştirmiş, 1909’da ise Singapur’daki İngiliz sömürge idaresine bağlı bir federal konsey oluşturulmuştur. Taylarla İngilizler arasında 1909 yılında yapılan antlaşma ile bugünkü Malezya ile Tayland sınırı büyük ölçüde belirlenmiş, bu antlaşma ile Patani dışında kalan diğer kuzey sultanlıkları da İngiliz sömürge idaresine geçmiştir. Böylece Malay tarihinin en önemli sultanlıklarından biri olan Patani, Budist bir yönetimin eline bırakılarak azınlık haline getirilmiş, böylece bugün hala devam etmekte olan Patani sorununu temelleri bu antlaşma ile atılmıştır.

Malay dünyasındaki bağımsızlık hareketleri, İngilizlerin bölgeye çalıştırmak üzere getirdiği Çinli ve Hintli göçmenlerin sayısının giderek artmasının da etkisiyle 20. yüzyılın ikinci çeyreğinde ivme kazanmıştır. 2.Dünya Savaşı sırasında Malay topraklarının Japonlar tarafından işgali ve işgal güçlerinin bu süreçte uyguladığı politikalarla bağımsızlık mücadelesi daha da güçlenmiştir. Savaş sonrasında bölge yeniden İngilizlerin hakimiyetine geçmişse de İngiltere bu tarihten sonra Singapur hariç bütün Malay eyaletlerini bir federatif yapı altında birleştirme niyetiyle harekete geçmiştir. Ancak İngiltere’nin bölge halkının ve sultanların hak ve yetkilerini kısıtlamayı öngören bu planına karşı çıkılmış ve United Malays National Organisation (UMNO) adlı bir yapı teşekkül ettirilmiştir.

İngiltere ile Malay sultanları ve UMNO arasında devam eden görüşmeler neticesinde 1 Şubat 1948’de varılan antlaşma ile bölgedeki sultanlıkların bir araya gelmesi ile oluşacak Malaya Federasyonu’nun kurulmasına karar verilmiştir. Takip eden yıllarda ülkeyi tam bağımsızlığa götürecek adımlar atılmış ve nihayet 31 Ağustos 1957 tarihinde Malaya Federasyonu kurulmuştur. 16 Eylül 1963 tarihinde Singapur, Saravak ve Sabah eyaletlerinin katılımıyla devletin ismi Malezya Federasyonu’na dönüştürülmüş, ancak Singapur iki yıl sonra birlikten ayrılarak bağımsız bir devlet olmuştur.

Bağımsızlığı takip eden yıllarda başta Sukarno yönetimindeki Endonezya olmak üzere, Sabah eyaleti üzerinde hak iddia eden Filipinler ve içeride Borneo eyaletlerinin daha fazla özerklik talebi ve Singapur’un federasyondan ayrılması gibi çeşitli iç ve dış sorunlarla boğuşan Malezya, buna karşın 1970’li yılların başlarından itibaren, sahip olduğu etnik ve dinî çeşitliliği bir arada barış içerisinde tutacak bir siyasî ve toplumsal düzeni kurmayı başarabilmiştir. 1981 yılında ülke yönetiminin başına gelen ve 22 yıl iktidarda kalan Mahathir Muhammed dönemi ise ülkenin ekonomik açıdan da giderek güçlendiği ve bölgesel ölçekte söz sahibi olduğu bir dönem olmuştur. 2000’li yıllarda ekonomik büyüme ve refah seviyesindeki artışa rağmen yolsuzluk ve rüşvet söylemi siyasî ve toplumsal alanda belirleyici olmuş ve son olarak 2018 yılı Mayıs ayında gerçekleştirilen seçimlerde, 2009 yılından bu yana iktidarda olan Necip Rezak’ın seçimleri kaybetmesine neden olmuştur. 92 yaşında seçimlere katılan ve uzun yıllar içerisinde bulunduğu Ulusal Cephe’ye karşı Halkın Umudu ittifakının adayı olarak yarışan Mahathir Muhamed, 15 yıllık aranın ardından yeniden seçilmiş ve dünyanın seçim kazanan en yaşlı siyasetçisi olarak bir kez daha Malezya Başbakanı olmuştur.

Siyasî Yapı

Malezya, federal anayasal monarşiye dayanan parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Ülke 13 eyalet ve 3 federal bölgeden oluşmaktadır. Eyaletlerin 11 tanesi Malezya Yarımadası’nda, 2 tanesi Borneo Adası’nda yer almaktadır. Federal bölgeler ise resmî başkent Kuala Lumpur, idarî başkent Putrajaya ve Labuan'dır. Eyaletlerden dokuzunda sultan bulunmaktadır. Devletin başı 9 eyaletin sultanı tarafından rotasyon usulüyle ve 5 yıl tahtta kalmak üzere seçilen kraldır. Mevcut kral V. Muhammed 2016 yılı Aralık ayından bu yana bu makamdadır.

Ülkede yürütme görevi hükümette olup, hükümetin başı ise kral tarafından atanan ve parlamentoda çoğunluğa sahip partinin başında bulunan başbakandır. Meclis ise “Temsilciler Meclisi” ve “Senato” olmak üzere iki kanattan oluşmaktadır. 70 üyesi bulunan ve üyelerin 3 yıl için göreve geldiği senatoda 44 üye kral tarafından, 26 üye ise eyalet meclisleri tarafından seçilmektedir.

Ülkede son olarak 2018 yılı Mayıs ayında yapılan seçimlerde, daha önce 1981-2003 yılları arasında başbakanlık yapmış olan Mahathir Muhammed’in başında olduğu Halkın Umudu ittifakı başarılı olmuş ve 222 üyeli mecliste 115 üyelik kazanmıştır. Emeklilik sürecini terk ederek, daha önce başında bulunduğu ve 60 yıldan bu yana iktidarda olan Ulusal Cephe’ye karşı seçime katılan Mahathir Muhammed, bir zamanlar akıl hocalığını yaptığı eski talebesi ve yardımcısı Başbakan Necib Rezak’ı mağlup etmeyi başarmıştır.

Mahathir’in bu zaferi, ülkede yeni bir dönemin habercisi niteliğindedir. Nitekim Mahathir göreve gelir gelmez, daha önce uzun yıllar yardımcılığını yapan ve aralarındaki anlaşmazlık sebebiyle önce azlettiği ardından genel kanıya göre hapse attırdığı Enver İbrahim’in affedilmesini sağlamıştır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Enver İbrahim’in başbakanlığa getirilmesi ihtimali de kuvvetli bir şekilde telaffuz edilmektedir.

 Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ASEAN’ın kurucu üyelerinden olan Malezya, 2015 yılında bu kuruluşun dönem başkanlığını yürütmüş, 2015-2016 yılları arasında da BMGK Geçici Üyeliğinde bulunmuştur.

Ekonomik Durum

“Gelişmekte olan ülkeler” arasında yer alan Malezya, özellikle 90’lı yıllardan itibaren yakaladığı ivme ile 2020’li yıllarda “Gelişmiş ülkeler” kategorisine girmeyi hedeflemektedir. Son 10 yıllık süreçte yakalanan ortalama %4.6’lık büyüme oranının yanı sıra, 300 milyar doları aşan millî geliri, enflasyon, işsizlik ve yoksulluk oranlarında yakaladığı başarılı grafikle Malezya, sağlıklı bir ekonomik yapıya sahiptir.

Ülkede istihdamın %53’ü hizmet sektöründe, %36’sı sanayide, %11’i ise tarım alanında faaliyet gösterirken millî gelirin sektörel dağılımı da bu rakamlara paralel bir görüntü arz etmekte, millî gelirin %55’i hizmet sektöründen, %37’si sanayiden, %8’i ise tarımdan elde edilmektedir. 

Malezya 2017 yılında 350 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmine ulaşmıştır. Bunun 188 milyar doları ihracat, 163 milyar doları ise ithalat olarak gerçekleşmiştir. Ülkedeki başlıca ihracat kalemleri petrol, sıvılaştırılmış doğalgaz, ağaç ve ağaç ürünleri, hurma yağı, kauçuk, tekstil ürünleri, kimyasallar, güneş panelleri, elektronik cihazlar, kalay, demir filizi ve yarı iletkenlerdir. İthalatta öne çıkan kalemler ise elektronik cihazlar, iş makineleri, petrol ürünleri, plastik, demir-çelik ürünleri ve kimyasallardır.

Malezya doğal kaynaklar bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Kalay rezervi bakımından dünyada ilk sırada bulunan Malezya’da, zengin kalay rezervleri tüketilmiş olup geri kalan nisbeten daha kalitesiz kalay rezervleri beklenen verimliliği sağlamamaktadır. Kalay dışında ülkede ayrıca boksit, bakır, altın, demir, gümüş, petrol, doğalgaz ve kömür bulunmaktadır. Malezya sahip olduğu yüksek kaliteli petrolü ihraç etmekte, ülke içi ihtiyacı ise ithalatla karşılamaktadır. Öte yandan son yıllarda doğalgaz ihracatında da büyük bir ivme yakalanmış ve Katar’dan sonra dünyanın ikinci büyük ihracatçısı konumuna gelinmiştir.

Ülke ekonomisinin başlıca sorunu olarak yolsuzluk ve rüşvet ön plana çıkmaktadır. Öyle ki yolsuzluk söylemi siyasî ve toplumsal yaşamı da belirgin biçimde etkilemiş ve 2018 yılı Mayıs ayında yapılan seçimlerde belirleyici bir rol oynamıştır. Önümüzdeki sürecin Malezya’da bu bakımdan hareketli geçmesi beklenmektedir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Malezya arasındaki ilişkilerin tarihi, yüzyıllar öncesine dayansa da, bu konuda günümüze ışık tutacak bilimsel çalışmaların son derece sınırlı oluşu, dönemin sağlıklı bir şekilde anlaşılması ve değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte Osmanlı Devleti’nin daha 16. yüzyıldan itibaren Güneydoğu Asya bölgesi ile siyasî, ticarî ve kültürel bir etkileşim içerisinden olduğu bugün kesin olarak bilinmektedir.

Malezya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, gerek bu tarihî ve kültürel yakınlık, gerek Malezya’nın bağımsızlığını ilan ettiği 20. yüzyılın ortalarından bu yana devam eden sorunsuz ve başarılı ilişkinin de etkisiyle son derece olumludur. Öyle ki, 2014 yılı Ocak ayında Başbakan sıfatı ile R. Tayyip Erdoğan ve dönemin Malezya Başbakanı Dato’ Sri Najib Razak arasında imzalanan antlaşma ile iki ülke arasındaki ilişkinin Stratejik Ortaklık seviyesine çıkartılmasına karar verilmiştir. Yine 2014 yılı Nisan ayında imzalanan Serbest Ticaret Antlaşması da Türkiye ile bir ASEAN üyesi devlet arasında imzalanan ilk STA olma özelliği taşımaktadır. İki ülke arasındaki üst düzey ziyaret ve kabuller bunlarla sınırlı değildir ve gerek devlet başkanları, gerek bakanlar ve bürokratlar düzeyinde yoğun tempoda devam etmektedir.

Türkiye ile Malezya arasındaki ticarî ilişkiler de son derece kuvvetlidir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2017 yılı itibariyle 3.4 milyar dolara ulaşmıştır ve 2017 yılında Malezya Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında 3.14 milyar dolarla 18. olmuştur. Malezya’nın Türkiye’ye ihraç ettiği başlıca ürünler palm yağı, yarı iletkenler, ışık yayan diyotlar, işlenmemiş alüminyum, kauçuktan giyim eşyası, sentetik iplikler, telefon cihazları ve benzer elektroniklerdir. Türkiye’den alınan başlıca ürünler ise altın, petrol yağları, prefabrik yapılar, dokunmuş halılar ve kara taşıtlarının aksamıdır.

Müslümanların Durumu

Malezya topraklarının da içinde yer aldığı Güneydoğu Asya bölgesinin İslamiyet’le tanışması daha çok Arap, Fars ve Hintli Müslümanların ticaret sebebiyle bölgeye yaptıkları seyahatlerle olmuştur. Ancak bu ilk dönemlerde İslam’ın bölge halkı içerisinde kabul görüp yayılmaya başladığına dair kesin deliller yoktur. Bununla birlikte İslamiyet’in ilk olarak Kuzey Sumatra’daki Pasai üzerinden Malay Yarımadası’nın batı sahilindeki Malaka’ya ulaştığı ve bölgedeki krallıkların Malaka’dan sonra İslam’a girdiği bilinmektedir. Farklı zamanlarda elde edilen kimi bulgular, henüz 12. ve 13. Yüzyıllarda bölgede Müslüman yerleşimlerinin olduğunu ortaya koymaktadır.

15. yüzyıldan itibaren önce Portekiz, ardından Hollanda ve İngiltere’nin sömürge politikalarına maruz kalan ve toprakları işgal edilen Malay halkı, yüzyıllar boyunca süren bu işgal ve sömürge düzeni içerisinde yine de inançlarını ve kimliklerini korumayı başarmışlardır. Bunda özellikle bölgede yüzyıllar boyunca varlığını sürdüren irili ufaklı pek çok krallık yönetiminin İslam dinine verdiği önemin payı büyüktür. Öyle ki Malaka Sultanlığı’nda hükümdarlar İngiliz sömürge yönetimine kadar siyasî alanda olduğu kadar dinî alanda da otoriteyi temsil etmişler, sömürge yönetiminde siyasî yetkileri ellerinden alındığından yalnızca dinî alana yönelik otoritelerini sürdürmüşlerdir.

Günümüzde Malezya nüfusunun yarısından fazlası Müslümandır ve ülkede İslamiyet resmî din olarak kabul edilmiştir. Etnik açıdan parçalı bir yapıya sahip olan ülkede, ülkenin aslî unsuru konumundaki Malayların tamamına yakını Müslümandır. Müslüman nüfus büyük oranda Şafiî mezhebine mensup Sünnîlerden oluşur. 

Ülkede dinî, akademik, kültürel, siyasî ve toplumsal alanda İslamî yapı ve kurumlar oldukça yaygın ve güçlüdür. Malay toplumu İslamî bilinci yüksek eğitimli bir nüfusa sahip olup, diğer dinlere mensup olan halkla uyum ve hoşgörü içerisinde yaşamaktadır.