Temel göstergeler
Resmî Adı
Kırgızistan/Kırgız Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiCumhuriyet
BaşkentBişkek (1 milyon)
Bağımsızlık Tarihi31 Ağustos 1991 (SSCB’nin dağılmasıyla)
Yüzölçümü199,951 km² 
Nüfusu6,6 milyon (2021)
Coğrafi KonumuBir Orta Asya ülkesi olan Kırgızistan’ın batısında Çin, doğusunda Özbekistan, kuzeyinde Kazakistan, güneyinde Tacikistan yer alır.
İklimiKarasal iklimin hâkim olduğu ülkede gece-gündüz arası sıcaklık farkları yüksek, yağış miktarı azdır.
KomşularıÖzbekistan (1.314 km), Kazakistan (1.212 km), Çin (1.063 km), Tacikistan (984 km)
Nüfusun Etnik Dağılımı%73 Kırgız, %15 Özbek, %6 Rus, %6 diğer (Uygur, Tacik, Türk, Tatar, Ukraynalı, Koreli, Dungan)
Din%90 Müslüman, %7 Hristiyan, %3 diğer
DillerKırgızca, Rusça
Okuryazar Oranı%99,6 (2018)
Ortalama Yaşam Süresi72 yıl (2018)
Para BirimiKırgız Somu
Millî Gelir
7,470 milyar dolar (2021 IMF tahmini)
Kişi Başı Ortalama Gelir
1.123 dolar (2021 IMF tahmini)
Reel Büyüme Hızı
%4,4 (2019)
İşsizlik Oranı
%6,6 (2021)
Enflasyon Oranı
%8,6 (2021)
Yoksulluk Oranı
%20,1 (2019)
İhracat Ürünleri
Altın, kuru baklagiller, kıymetli metal cevherleri, mineral yakıtlar, elektrik enerjisi, hurda bakır ve demir, kara yolu taşıtları için yedek parça, pamuk, plastik eşya
İthalat Ürünleri
Mineral yakıtlar, tıbbi ilaç, telefon cihazları, otomobil, demir-çelik, inşaat malzemesi, tütün, doğal gaz, motorlu taşıtlar
Başlıca Ticaret Ortakları
Rusya, Çin, İngiltere, Kazakistan, Özbekistan, Türkiye, ABD

Ülke Tarihi

Kırgızların bilinen tarihi MÖ 2. yüzyılda, bugünkü Kırgızistan’ın doğu ve kuzeydoğusunda kurdukları ilk devletle başlamaktadır. Bu devletin yıkılmasının ardından Hunların idaresi altına giren Kırgızlar, Hun Devleti’nin yıkılmasından sonra Baykal Gölü ile Tibet arasında kalan bölgede Hakas Devleti’ni kurmuştur. 6. yüzyılda Göktürklerin, 8. yüzyılda Uygurların hâkimiyeti altına giren Kırgızlar, 840 yılında Uygur Kağanlığı’nı yıkarak bugünkü Orta Asya ve Doğu Türkistan toprakları üzerinde Karahanlılar Devleti’ni kurmuştur. Kırgız halkının İslamlaşması bu dönemde gerçekleşmiş, 7. yüzyılda Fergana bölgesindeki ilk İslam fetihleri esnasında İslamiyet’le tanışan Kırgızlar, 9. yüzyıldan itibaren Müslümanlığı benimsemeye başlamıştır.

10. yüzyılda Çin saldırıları üzerine daha batıya, bugünkü Kırgızistan topraklarına doğru çekilen Kırgızlar, 13. yüzyılda Moğolların hâkimiyeti altına girmiş ve Çağatay Hanedanı’nın bir parçası olmuştur. Çağatayların güçsüzleşmesi üzerine bir süre bağımsız kalan Kırgızlar, 15. yüzyıl başlarında Timur Devleti’nin hâkimiyeti altına girmiştir. Bu süreçte Moğol saldırılarından yorgun düşen Kırgızların bir kısmı Kazakların olduğu bölgelere yerleşmiş ve onlarla iç içe yaşamaya başlamıştır. Kazak-Kırgızlar adı verilen bu unsurlar, 19. yüzyıl ortalarında Rusların Kazakistan’ı ele geçirmesiyle birlikte Rus hâkimiyetine girmiştir. Kara Kırgızlar olarak anılan diğer Kırgız unsurlarsa 18. yüzyıl başlarında kurulan Hokand Hanlığı sınırları içerisinde yer almış ve bir süre sonra bu devletin asli unsuru hâline gelmişlerdir.

19. yüzyıl ortalarında başlayan Rus istilalarının ardından 1876 yılında bugünkü Kırgızistan toprakları tamamen Rus hâkimiyetine girmiş ve halkın Ruslara karşı kalkıştığı isyan hareketleri kanlı şekilde bastırılmıştır. Sovyetler Birliği’nin kurulmasının ardından 1924’te Kara-Kırgız Özerk Bölgesi olarak isimlendirilen Kırgızistan, 1936’da Kırgızistan Sovyet Cumhuriyet Birliği olarak birliğin bir parçası hâline getirilmiştir. Sovyetlerin dağılmasına kadar bu statüsünü sürdüren Kırgızistan, 1991’de birliğin diğer üyeleri gibi bağımsızlığını ilan etmiştir.

Siyasi Yapı

Soğuk Savaş’ın sona ermesine kadar Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Kırgızistan, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş ve başkanlık sistemiyle yönetilmeye başlamıştır. Nisan 2010’daki ayaklanmaların ardından dönemin devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev görevden alınmış ve muhalefet lideri Roza Orunbayeva öncülüğünde bir geçiş süreci yaşanmıştır. Haziran 2010’da yeni anayasa kabul edilmiş ve 2011 yılında yapılan seçimlerle ülkede devlet başkanı serbest seçimlerle belirlenmiştir. Bu, Orta Asya devletleri açısından bir ilk olmuştur. Seçimlerden galip ayrılan Almazbek Atanbayev, 2017 yılına kadar görev yapmış ve yeni anayasada cumhurbaşkanının bir dönemden fazla görev yapamama şartı nedeniyle ikinci kez aday olamamıştır. 2017’deki seçimleri kazanarak başkan seçilen Sooronbay Ceenbekov 2020 yılı Ekim ayındaki parlamento seçimleri sonrasında yaşanan protestoların ardından istifa etmek zorunda kalmış ve ülke bir kez daha siyasi krize sürüklenmiştir. Ceenbekov’un istifasından sonra cezaevinden çıkarılan siyasi tutuklu Sadır Caparov geçici olarak başkanlık görevine getirilmiş ve 10 Ocak 2021’de gerçekleştirilen seçimlerin ardından ülkenin yeni devlet başkanı olmuştur.

Devlet yönetiminin başında bulunan cumhurbaşkanından sonra ikinci etkili figür, kabineye başkanlık eden başbakandır. Hâlihazırda bu görevi 2021 yılı Şubat ayından bu yana Ulukbek Maripov sürdürmektedir. Yasama organı ise 120 sandalyeli meclistir. Milletvekilleri ülke çapında beş yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmektedir. 2020 yılındaki son parlamento seçimlerinin iptal edilmesi nedeniyle 2021 yılı Haziran ayında ülkenin bir kez daha sandığa gitmesi planlanıyordu. Ancak Nisan ayında gerçekleştirilen referandum ile parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş için anayasa değişikliği kabul edildi.

Ülke idari olarak yedi oblast (il) ve iki şehre ayrılmıştır. Oblastlar; Batken, Celalabad, Çuy, Narın, Oş, Talas ve Issık-Göl’dür. Başkent Bişkek şehir statüsünde olup Çuy oblastında yer almaktadır. Diğer bir şehir olan Oş şehri de yine Oş oblastı içindedir.

Ekonomik Durum

Kırgızistan refah düzeyi ve ortalama gelir bakımından dünyanın yoksul ülkeleri arasındadır. 2010’lu yılların başlarındaki dalgalı seyrine rağmen ülke son 10 yılda ortalama %4 civarında bir büyüme yakalamayı başarmıştır. Ancak bağımsızlık öncesi dönemde ekonomisinin tamamen Sovyetler Birliği’ne bağlı olması nedeniyle 1990’lı yıllarda büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan Kırgızistan’da yoksulluk oldukça yaygındır ve kişi başı ortalama yıllık gelir 1.000 doların biraz üzerindedir.

Ülke ekonomisi büyük oranda madencilik, tarım, hayvancılık ve yurt dışında çalışan vatandaşların aktardığı dövizlere endekslidir. Dağlık yapısı nedeniyle ülke topraklarının tarıma elverişli kısmı %10’un altındadır. Yetiştirilen başlıca ürünler; pamuk, tütün, şeker pancarı, patates, mısır, çilek ve sebze-meyvedir. Küçük ve büyükbaş hayvancılığın yanı sıra at yetiştiriciliği ve ipek böcekçiliği, kümes hayvanı yetiştiriciliği, arıcılık ve nehir balıkçılığı da yaygın faaliyet kolları arasındadır. Tarım ve hayvancılık ülke nüfusunun yarısına istihdam sağlayan ve millî gelirin %40’ını karşılayan en önemli geçim kaynağıdır.

Kırgızistan doğal kaynaklar ve madenler açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. 100’den fazla madene sahip olan ülkede başta kömür olmak üzere zengin altın, uranyum, petrol, doğal gaz, cıva, bakır, demir, volfram, antimon, maden suyu ve tuz kaynakları bulunmaktadır. 5 milyar tondan fazla kömür rezerviyle Orta Asya coğrafyasındaki rezervlerin yarısına sahip olan Kırgızistan, ayrıca akarsulardan elde ettiği elektrik enerjisini de komşu ülkelere satmaktadır. Ülke yönetimi, başta altın madenlerinin değerlendirilmesi ve yeni hidroelektrik santrallerin inşası olmak üzere bu sektörü güçlendirme ve yabancı yatırımcıları ülkeye çekme gayreti içindedir.

Doğal güzellikleriyle de ön plana çıkan Kırgızistan’da son yıllarda turizm sektöründe de hareketlilik yaşanmaktadır. Ayrıca başta Rusya ve Kazakistan olmak üzere yurt dışındaki göçmen işçilerin sağladığı döviz girişi millî gelirin yaklaşık dörtte birini karşılamaktadır.

Dış ticarette ülkenin toplam hacmi son yıllarda 6 milyar dolar civarında seyretmektedir. 2020 yılında 1,9 milyar doları ihracat, 3,6 milyar doları ithalat olmak üzere toplam dış ticaret 5,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kırgızistan’ın dış ticaretteki en önemli partnerleri toplam hacmin yarısına yakınını karşılayan İngiltere ve Rusya’dır. Bu alanda öne çıkan diğer aktörler; Çin, Kazakistan, Özbekistan, Türkiye ve ABD’dir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Kırgızistan arasında tarihî, siyasi, kültürel ve toplumsal alanlarda yakın ve güçlü ilişkiler mevcuttur. Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devlet Türkiye olmuş ve büyükelçilikler 1992 yılında karşılıklı olarak faaliyetlerine başlamıştır. O günden bu yana iki ülke arasında devlet başkanlığı, başbakanlık ve bakanlıklar düzeyinde çok sayıda ziyaret yapılmıştır. Devlet başkanlığı düzeyindeki son ziyaretleri 2018 yılında R. Tayyip Erdoğan ve Sooronbay Ceenbekov gerçekleştirmiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler 2011 yılında stratejik ortaklık seviyesine yükseltilmiştir.

Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ticari ilişkiler, beklenti ve hedeflerin altında seyretmektedir. Son yıllarda ticaret hacmi 500 milyon doları zorlarken, 2020 yılında 416 milyon doları Türkiye’den Kırgızistan’a ihracat, 91 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 508 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve ilk kez yarım milyar dolar seviyesi yakalanmıştır. Bu seviyenin birkaç yıl içerisinde 1 milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmektedir. Hâlihazırda Türkiye, Kırgızistan’ın ithalattaki en önemli partner ülkelerinden biri konumundadır. Türkiye’den Kırgızistan’a ihraç edilen başlıca ürünler; mücevher, tekstil ürünleri ve kara yolu taşıtları aksamı; başlıca ithalat kalemleri ise altın, pamuk ve kuru bakliyattır.

Bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu yana Kırgızistan’a siyasi, askerî ve ekonomik konularda önemli katkılar sağlayan Türkiye, ülkenin toprak bütünlüğünün korunması, siyasi istikrarın sağlanması ve ekonomik kalkınmanın hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için elinden gelen desteği sağlamaktadır. Ayrıca İHH İnsani Yardım Vakfı başta olmak üzere STK’larca ve ilgili kamu kuruluşlarınca sürdürülen yardım ve desteklerle Türkiye, Kırgızistan halkının yanında olduğunu her fırsatta göstermektedir.

Müslümanların Durumu

Kırgızların İslamiyet’le ilk teması 7. yüzyılda Fergana bölgesindeki fetihlerle gerçekleşmiştir. Takip eden birkaç yüzyılda Kırgızlar arasında İslamiyet giderek yaygınlaşmış, özellikle Karahanlılar döneminde bu süreç daha da hızlanmıştır. Bölgedeki tasavvufi hareketlerin halkın Müslümanlığı benimsemesinde önemli katkısı olmuştur.

19. yüzyılın sonlarından itibaren bölgedeki Hokand Hanlığı’na yönelik Rus istilaları Kırgız halkı için önemli dönüm noktalarından biridir. Bu süreç Sovyetler Birliği döneminde Kırgızistan’ın tamamen ele geçirilmesine kadar devam etmiştir. 1991 yılındaki bağımsızlığa kadar -Sovyet hâkimiyeti boyunca- komünist rejimin ülkenin her yanında sürdürdüğü politikalar Kırgızistan’da da uygulanmış, dinî inanç ve ibadetlere müdahale edilmiş, cami ve medreseler kapatılmış, halkın din ile olan irtibatı kesilmeye çalışılmış, halka önderlik eden aydınlar hapse atılmış, bir kısmı da öldürülmüştür. Öte yandan uzun yıllar sürdürülen Sovyetleştirme politikalarıyla Müslüman halk başta ana dilleri olmak üzere, gelenek ve kültürlerinden uzaklaştırılmıştır.

Bütün bu sistematik politikalara rağmen Kırgız halkı İslam dininden kopmamıştır. Bugün Kırgızistan’da halkın %90’dan fazlası, Kırgızlarınsa tamamına yakını Müslüman’dır ve Hanefi mezhebine mensuptur. Bununla birlikte yarım yüzyıldan fazla bir süre devam eden Sovyet politikaları ve bağımsızlık sonrası süreçte eski anlayışın izlerini taşıyan politik yaklaşım ve uygulamalar nedeniyle halkın İslamiyet’le olan irtibatı ve dinî kimliğinin zayıflamış olduğu bir gerçektir. Önümüzdeki süreçte Müslüman halkın mutedil bir anlayışla dinî kimliğinin güçlenmesi, Kırgızistan’ın en önemli ihtiyaç ve sınavlarından biri olacaktır.