Temel Göstergeler
Resmi AdıJamaika
Yönetim BiçimiParlamenter Demokrasi
Bağımsızlık Tarihi6 Ağustos 1962 (İngiltere’den)
BaşkentKingston (660 Bin)
Yüzölçümü10.990 km2
Nüfusu2.8 Milyon (2018)
Nüfusun Etnik Dağılımı%91 Siyahî, %6 Melez, %3 Diğer
İklimiÜlke genelinde tropikal iklim hakim olup, sıcaklık ve nem yüksektir.
Coğrafi KonumuOrta Amerika’da Karayip Denizi’nde bir ada ülkesi olan Jamaika, Küba’nın güneyinde yer almaktadır.
KomşularıBir ada ülkesi olan Jamaika’nın hiçbir ülke ile kara sınırı bulunmamaktadır. Kıyı şeridi toplamda 1.022 km’dir.
Dilİngilizce, İngiliz Patuası
Din%69 Hristiyan, %21 Ateist, %10 Diğer
Ortalama Yaşam Süresi74. 5 Yıl (2018)
Okuma-Yazma Oranı%88.7 (2015)
Para BirimiJamaika Doları
Millî Gelir15.422 Milyar Dolar (2018 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir5.392 Dolar (2018 IMF)
İşsizlik Oranı%12.2 (2017)
Enflasyon Oranı%4.4 (2017)
Reel Büyüme Hızı%1.7 (2018)
Yoksulluk Oranı%16.1 (2016)
İhracat ÜrünleriAlüminyum, petrol yağları, etil alkol, manyok, bira, kahve, soslar, şeker pancarı, temel gıda ürünleri, boksit, atık metaller, kimyasallar
İthalat ÜrünleriPetrol yağ ve gazları, binek otomobiller, ham petrol, tıbbî ilaç, motorlu taşıtlar, telefon cihazları, temel gıda ürünleri, plastik eşya, çelik profiller, sodyum hidrosit
Başlıca Ticaret OrtaklarıABD, Hollanda, Japonya, Çin, Trinidad Tobago, Meksika, Kanada, Kolombiya

Ülke Tarihi  

Jamaika topraklarında bilinen ilk topluluklar, MÖ 4.000 ila 1.000 arasında buraya geldikleri tahmin edilen Arawak ve Taino yerlileridir. Adaya yönelik ilk sömürge girişimi 15. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte bölgede 200’den fazla yerleşim birimi olduğu ve nüfusun adanın güney kesiminde yoğunlaştığı bilinmektedir.

1494’te Jamaika’ya gelen Kolomb’un adadaki ilk faaliyetlerinin ardından 1509’da ilk İspanyol kolonileri kurulmuş ve bu tarihten itibaren Jamaika’da yaklaşık bir buçuk asır devam edecek İspanyol hakimiyeti başlamıştır. İspanyol sömürgeciliği boyunca adada yaşayan yerliler katledilmiş ve Afrika’daki diğer kolonilerden getirilen köleler buradaki şeker kamışı üretiminde zorla çalıştırılmışlardır. Böylece adanın demografik yapısı değiştirilmiştir. Öte yandan İngiliz hakimiyeti döneminde İrlanda kökenliler siyasî suçlar nedeniyle, İspanya ve Portekiz’den Yahudilerse tek seçenek olduğu için Katolik Hristiyanlığı kabul edip din değiştirmiş gözükerek Jamaika’ya göç etmişlerdir. Böylece 17. Yüzyıl ortalarında İspanya’dan kovulan Yahudilerin bir kısmının Amerika kıtasında Jamaika’ya geldikleri ifade edilmektedir.

Bir buçuk asır devam eden İspanyol sömürgeciliğinin ardından Jamaika, 1655 yılında İngiltere’nin hakimiyeti altına girmiş ve 1670 yılında iki ülke arasında imzalanan Madrid Antlaşması ile İngiltere’nin Jamaika’daki hakimiyeti resmiyete dökülmüştür. İngilizler, İspanyolların bölgeyi terk ederken serbest bıraktığı Afrika asıllı köleler iç bölgelerde kendi kontrol alanlarını oluşturmuş ve takip eden süreçte gerçekleştirdikleri isyanlarla İngiliz yönetimine karşı mücadele etmişlerdir. Bununla birlikte İngiliz hakimiyeti altında Jamaika bölgenin şeker kamışı üretiminde önemli noktalarından biri haline getirilmiştir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren Hindistan ve Çin’den getirilen göçmen işçilerde şeker kamışı üretiminde görev almış, böylece adanın demografik yapısına ikinci büyük müdahale gerçekleştirilmiştir. Nüfusun yarım milyona yaklaştığı bu süreçte salgın hastalıklar nedeniyle 20 yılda 60 bin civarında insanın hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. 1872 yılında bugün de ülkenin başkenti olan Kingston adanın merkezi olarak belirlenmiş, 1884 yılında da yeni anayasa kabul edilerek özerk bir yapı oluşturulmuştur.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında adanın bir kısmı ABD’ye kiralanmış, 1944 yılında adanın koloni statüsü kaldırılmıştır. Savaşın ardından Jamaika’da bağımsızlık süreci başlamış ve 1962 yılında ise ülkede bağımsızlık ilan edilmiştir. Bununla birlikte ülke İngiliz Milletler Topluluğu’nun bir üyesidir ve ülke toprakları halen Büyük Britanya Krallığı’nın bir parçası olmaya devam etmektedir.

Siyasî Yapı

1962 yılında İngiltere’den bağımsızlık alsa da halen İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olan Jamaika’da, parlamenter sistemle yönetilen anayasal bir monarşi hakimdir. Devlet başkanı 1952 yılından beri bu unvanı taşıyan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’tir. Kraliçe ülkede başbakan tarafından atanan bir genel vali ile temsil edilmektedir. Halihazırdaki genel vali 2009 yılından bu yana bu görevi sürdüren Sir Patrick Linton Allen’dir.

Ülkede yasama organı 21 sandalyeli senato ve 63 sandalyeli temsilciler meclisten oluşan iki kanatlı parlamentodur. Senato üyeleri genel vali tarafından atama yoluyla belirlenirken, temsilciler meclisi üyeleri beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Son seçimler Mart 2016’da gerçekleştirilmiş ve oyların %50’sini alan Jamaika İşçi Partisi (JLP) 32, Halkın Ulusal Partisi (PNP) 31 sandalye kazanmıştır. Halihazırda mecliste JLP’nin 34 PNP’nin 29 milletvekili bulunmaktadır. Bir sonraki seçimlerin 2021 yılında gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.

Yürütme organı başbakanın başkanlık ettiği hükümettir. Mart 2016’daki son seçimleri kazanan JLP lideri Andrew Holness, 2011-2012 yılları arasındaki ilk görev döneminin ardından ikinci kez görev yapmaktadır. Bakanlar kurulu ise başbakanın tavsiyesi üzerine genel vali tarafından atanmaktadır.

Ekonomik Durum

Jamaika, yapısal sorunlar nedeniyle ekonomik alanda yeterli gelişmeyi kaydedemeyen bir ülke görünümündedir. Dış ve iç borcun giderek artması, cari açık, kur dengesizliği, yoksulluk ve işsizlik oranları, suç oranlarının yüksek oluşu nedeniyle doğan güvenlik zafiyetleri, organize suç ve uyuşturucu çetelerinin varlığı, yolsuzluk gibi problemler ülke ekonomisinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesinin önündeki en önemli faktörlerdir.

Ülke ekonomisi büyük oranda hizmet sektörüne dayanmaktadır. İstihdamın ve millî gelirin üçte ikiden fazlasını karşılayan hizmet sektöründe öne çıkan başlıca sahalar turizm, inşaat, finans ve sigorta hizmetleri, telekomünikasyon ve imalattır. Yılda yaklaşık 1.5 milyon turisti ağırlayan Jamaika, bölgenin önemli turizm noktalarından biri konumundadır.

Sanayi sektörü büyük oranda madenciliğe dayanmaktadır. Zengin boksit kaynaklarına sahip olan Jamaika, dünyanın beşinci en büyük boksit ihracatçısı konumundadır. 1980’lerden itibaren boksit fiyatlarında yaşanan düşüş, ekonomik büyümeyi yavaşlatmıştır. İhracatın büyük oranda hammaddeye dayalı olması ülke ekonomisini dövize karşı aşırı hassas bir pozisyona itmektedir. Tarım sektörünün istihdamdaki payı %16 millî gelirdeki payı ise %7’dir. Yetiştirilen başlıca ürünler şeker kamışı, muz, narenciye ve patatestir. Ayrıca balıkçılık faaliyetleri de yaygındır.

Dış ticarette Jamaika sürekli olarak açık vermekte ve enerji ihtiyacını da dışarıdan karşılamaktadır. Ülkenin toplam dış ticaret hacmi son yıllarda 7 milyar dolar seviyelerinde seyretmektedir. 2017 yılında dış ticaret hacmi 1.3 milyar doları ihracat, 5.8 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 7.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Başlıca ihracat kalemleri alüminyum, petrol yağları, etil alkol, manyok, bira, kahve, soslar, şeker pancarı, temel gıda ürünleri, boksit, atık metaller ve kimyasallardır. Başlıca ithalat ürünleri ise petrol yağ ve gazları, binek otomobiller, ham petrol, tıbbî ilaç, motorlu taşıtlar, telefon cihazları, temel gıda ürünleri, plastik eşya, çelik profiller ve sodyum hidrosittir. Jamaika’nın dış ticaretteki en önemli partneri gerek ihracat gerek ithalattaki %40’lık payı ile ABD’dir. Diğer ticarî ortaklarsa Hollanda, Japonya, Çin, Trinidad Tobago, Meksika, Kanada ve Kolombiya’dır.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Jamaika arasındaki ilişkiler, iki ülke arasındaki tarihî, kültürel ve coğrafî uzaklıkların da etkisiyle sınırlı düzeyde seyretmiştir. Türkiye’nin son yıllarda Latin Amerika ve Karayipler bölgesine yönelik atılımları Jamaika ile ilişkilerimize de olumlu yansımıştır. Her iki ülkenin de birbirinde henüz büyükelçilik düzeyinde resmî misyonu bulunmamakta, ilişkiler fahrî konsolosluklar üzerinden sürdürülmektedir. Türkiye’nin Havana Büyükelçiliği Jamaika’ya akreditedir. İki ülke arasında bugüne kadar devlet başkanlığı seviyesinde üst düzey bir ziyaret gerçekleşmemiştir.

İki ülke arasındaki ticarî ilişkiler henüz gelişim aşamasındadır. 2008-2016 yılları arasında yıllık ortalama 30 milyon dolar civarında seyreden toplam dış ticaret hacmi, 2017 yılında ilk kez 50 milyon seviyesini aşarak 51 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, 2018 yılında önemli bir sıçrama daha yaparak 75.5 milyon dolara ulaşmıştır. İki ülke arasındaki dış ticaret hacminin tamamına yakını Türkiye’den Jamaika’ya ihracat yönünde seyretmektedir. Başlıca ihracat ürünlerimiz inşaat demiri, plastik eşya, demir-çelik profil, izole edilmiş kablo ve teller, üzüm, sabun ve temizlik ürünleridir. Sınırlı sayıdaki ithalata konu olan başlıca ürünlerse atık kağıt, etil alkol ve uçucu yağlardır.

Müslümanların Durumu

Jamaika topraklarının Müslümanlarla bilinen ilk teması 15. Yüzyılın sonlarında İspanyol sömürgecilerin Afrika’dan çalıştırmak için bölgeye getirdiği Müslümanlar aracılığıyla olmuştur. Büyük oranda Batı Afrika bölgesinden getirilen Mandinka, Fula, Susu, Ashanti ve Hausa gibi kabilelere mensup Müslümanlar, Jamaika’da köle olarak çalıştırılmış ve din değiştirerek Hristiyan olmaya zorlanmıştır. Bununla birlikte bölgedeki Müslüman toplulukların dinî kimliklerini muhafaza etmek için direnç gösterdiği bilinmektedir. Bölgeye gelen ikinci Müslüman topluluksa Hintliler olmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısından Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar Jamaika’ya göçmen işçi olarak gelen Hintlilerin bir kısmının Müslüman olduğu bilinmektedir. Ülke Müslümanları 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra kurumsal yapılarını kazanmaya ve ibadethane inşa etmeye başlamışlardır. Bugün Jamaika’da 10’un üzerinde ibadete açık cami, Müslümanlara ait 1 okul ve pek çok sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır.

Günümüzde Jamaika’da yaşayan Müslümanların sayısının 10 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir ki bu da nüfusun %1’den azına tekabül etmektedir. Bununla birlikte Karayipler ve Latin Amerika bölgelerinde İslamiyet’e yönelik artan ilgi Jamaika’da görülmektedir. Son yıllarda yalnızca İslam coğrafyasından göçlerle ülkeye gelmiş Müslüman unsurlarla değil, yerli halkın ihtida etmesi sonucu ülkedeki Müslüman nüfusun oransal olarak hatırı sayılır biçimde arttığı görülmektedir.