Temel Göstergeler
Resmi Adıİtalya Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiParlamenter demokrasi
Bağımsızlık Tarihi17 Mart 1861 (İtalya Krallığı’nın kuruluşu)
BaşkentRoma (4,3 milyon)
Yüzölçümü301.338 km2
Nüfusu60,5 milyon (2020)
Nüfusun Etnik DağılımıNüfusun %90’dan fazlasını İtalyanlar oluşturmaktadır. Öne çıkan diğer unsurlar; Romenler, Kuzey Afrikalılar, Arnavutlar, Çinliler ve Ukraynalılardır.
İklimiÜlke genelinde Akdeniz iklimi hâkim olup, Alplerin yer aldığı kuzey kesimlerde dağ iklimi görülmektedir.
Coğrafi KonumuBir güney Avrupa ülkesi olan İtalya, Orta Akdeniz’e doğru uzanan bir yarımada olup kuzeyden Fransa, İsviçre, Avusturya ve Slovenya ile çevrilidir.
Komşularıİsviçre (698 km), Fransa (476 km), Avusturya (404 km), Slovenya (218 km), San Marino (37 km), Vatikan (3 km), kıyı şeridi (7.600 km)
Dilİtalyanca (resmî), Almanca, Fransızca, Slovence
Din%80 Hristiyan, %4 Müslüman, %15 dinsiz, %1 diğer
Ortalama Yaşam Süresi82,5 yıl (2020)
Okuma-Yazma Oranı%99 (2018)
Para BirimiAvro
Millî Gelir1,988 trilyon dolar (2019 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir32.946 dolar (2019 IMF)
İşsizlik Oranı%10,5 (2020)
Enflasyon Oranı%0,6 (2020)
Reel Büyüme Hızı%0,1 (2019)
Yoksulluk Oranı%29,9 (2012)
İhracat ÜrünleriTıbbi ilaç, otomobil, petrol yağları, kara taşıtları için yedek parça, deri ve kösele eşya, inşaat malzemesi, balık, mobilya, şarap, mücevherat, elektronik makineler
İthalat ÜrünleriHam petrol, otomobil, petrol yağ ve gazları, tıbbi ilaç ve aşılar, balık, kara taşıtları için yedek parça, bilgisayar, altın, demir-çelik ürünler, bakır, azotlu bileşikler
Başlıca Ticaret OrtaklarıAlmanya, Fransa, ABD, İspanya, İngiltere, Çin, İsviçre, Hollanda, Belçika, Polonya


Ülke Tarihi

İtalya topraklarındaki insan izleri MÖ 200 bine kadar uzanmaktadır. MÖ 2. bin yılda farklı coğrafyalardan göçlerle İtalya yarımadasında yerleşim başlamış, MÖ 8. yüzyılda Etrüsk kültürü öne çıkmıştır. MÖ 3. yüzyılda bölge Roma İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girmiştir. İmparatorluk 395 yılında ikiye bölünürken, Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında tamamen yıkılmıştır. İtalya bu tarihten itibaren sırasıyla Germen Kralı Odoacer’in, daha sonra Ostrogotların ve Lombardların hâkimiyeti altına girmiştir; 7. yüzyılda da Hristiyanlaşmıştır. Sicilya Adası 827 yılından itibaren 75 yıl içinde Müslümanlar tarafından fethedilmiş ve bölgedeki İslam hâkimiyeti 1091 yılına kadar devam etmiştir.

Henüz 7. yüzyıldan başlayarak siyasi birliğini sağlayabildiği 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar geçen yaklaşık 1.300 yıl boyunca İtalya, çeşitli devletlerin hâkimiyeti altında kalmıştır. 12. yüzyıldan itibaren özellikle Roma Germen İmparatorluğu ve Papalık İtalya’da hâkim olmuş, diğer taraftan başta Venedik ve Ceneviz Cumhuriyetleri olmak üzere pek çok şehir devleti kurulmuştur. İtalya, 15. yüzyıldan sonra Fransa ve İspanya arasında hâkimiyet mücadelesine sahne olmuş, bölge 1559’da İspanyol Habsburglarının, 1701-1713 İspanyol Veraset Savaşları’nın, ardından da Avusturya Habsburglarının hâkimiyetine girmiş ve bu durum yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Fransız İhtilali akabinde Napolyon Bonapart 1796’da İtalya’yı ele geçirerek siyasi birliği sağlamış ve 1802’de İtalya Cumhuriyeti’ni kurarak ilk başkanı olmuş, iki yıl sonraysa yönetimi krallığa dönüştürerek kendisini imparator ilan etmiştir. Napolyon Savaşları’nın ardından söz konusu yönetimin son bulmasıyla bölge yeniden Avusturya’nın etki alanına girmiş ve bu dönemde şehir devletleri tekrar ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın başından itibaren birleşik bir İtalya devleti fikri giderek güçlenmiş ve nihayet 1861 yılında bölgedeki şehir devletlerinin birleşmesiyle İtalya Krallığı kurulmuştur.

İtalya, 19. yüzyılın ikinci yarısında sağlayabildiği siyasi birliğinin ardından sömürge faaliyetlerine girişmiş, Afrika kıtasında diğer Avrupa devletlerinin istilasından geriye kalan bölgelere yönelmiştir. Bu kapsamda bugünkü Libya, Etiyopya ve Somali topraklarının bir kısmı İtalya’nın öncelikli hedefi olmuş, 1882 yılında bugün Eritre sınırları içerisinde yer alan Assab’ı işgal etmiştir. Assab’ın ardından Habeşistan’ın tamamını ele geçirmek için ilerleyişini sürdüren İtalya, 1889’da Habeşistan’ı himaye ettiğini açıklayarak 1890 yılında Kızıldeniz sınırında Eritre adını verdiği sömürge yönetimini ilan etmiştir. Ancak 1896 yılında Habeşistan’a yenilen İtalya, Adisababa Anlaşması ile Habeşistan’ın bağımsızlığını tanımış, Eritre ve İtalyan Somalisi ise İkinci Dünya Savaşı’na kadar İtalyan sömürgeleri olarak kalmıştır. İtalya, 1936 yılında Mussolini yönetiminde bir kez daha Habeşistan’ı işgal etmiş ancak bu girişim de 1941 yılında başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

1880’lerden itibaren Kuzey Afrika’da Trablus ve Bingazi bölgesini işgal etmek için hazırlık yapan İtalya, bölgedeki dengeleri gözeterek İngiltere, Fransa ve Rusya ile anlaşmalar imzalamış, ardından 1911 yılında Trablus ve Bingazi’yi, 1912 yılında Rodos ve 12 adayı işgal etmiştir. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zorlu şartlardan yararlanarak bölgeyi ele geçiren İtalya, Akdeniz ve Ege adalarını daha sonra Yunanistan’a bırakmış, Libya’da ise Ömer Muhtar liderliğindeki Libya halkının büyük direnciyle karşılaşmıştır. Çeyrek yüzyıl devam edecek olan bir mücadele sonunda İtalya, Libya’da ağır kayıplar vererek hâkimiyet kurabilmiş, ancak bu hâkimiyet de oldukça kısa sürmüş ve İtalya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle Libya da 1943 yılında İtalyan hâkimiyetinden çıkmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonunda galip devletler arasında yer almasına karşın savaştan büyük bir ekonomik yara alarak çıkan İtalya’da 1922 yılında faşist Benito Mussolini iktidara gelmiş ve 1926 yılında siyasi partileri kapatarak ülkeyi bir diktatörlük yönetimi ile idare etmeye başlamıştır. 1935’te Habeşistan’ı işgal eden ve bir yıl sonra Nazi Almanya’sı ile ittifak yapan İtalya, 1940 yılında İkinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında dâhil olmuş ancak 1943 yılında ABD ve İngiltere birlikleri Sicilya Adası’nı ve İtalya’nın güneyini ele geçirmiş, Mussolini de yakalanarak hapsedilmiştir. Almanya tarafından kurtarılarak Kuzey İtalya’ya götürülen Mussolini, 1943 yılında burada İtalya Sosyal Cumhuriyeti’ni kurmuş ancak 1945 yılında İtalya’nın savaşı kaybetmesi üzerine Mussolini yakalanarak kurşuna dizilmiştir.

1946 yılında mutlakıyet rejimi ortadan kaldırılarak İtalya Krallığı tarih sahnesinden silinmiş ve ülke cumhuriyet rejimine geçmiştir. SSCB’nin vetosu sebebiyle uzun yıllar giremediği Birleşmiş Milletler’e 1955 yılında dâhil olan İtalya, 1957’de Avrupa Birliği’nin (AB) temelini oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na da kurucu üye olarak katılmıştır. 

Siyasi Yapı

Siyasi birliğini 1861 yılında sağlayan İtalya’da kurulan İtalya Krallığı 1946 yılına kadar varlığını sürdürmüş, İkinci Dünya Savaşı’nda Mussolini yönetimindeki İtalya’nın mağlup edilmesinden sonra cumhuriyet rejimine geçilmiş ve 1948 yılında yeni anayasa kabul edilmiştir. Geride kalan yaklaşık 75 yıllık sürede ülkede 70’e yakın hükümet görev yapmış ve bunların çoğunu koalisyon hükümetleri oluşturmuştur. Bu bakımdan İtalya’da siyasi istikrarsızlığın mevcudiyeti açıktır. Ülkede 1993 yılına kadarki dönem “Birinci Cumhuriyet”, bu tarihten başlayarak günümüzde devam eden dönem ise “İkinci Cumhuriyet” olarak isimlendirilmektedir. Hâlihazırda ülke parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Devlet yönetiminin başında bulunan cumhurbaşkanı, yedi yıllığına ulusal meclis ve bölgesel temsilciler tarafından seçilmektedir. Cumhurbaşkanı ülkenin birlik ve bütünlüğünden, yasama, yürütme ve yargı organlarının sağlıklı bir şekilde işlemesinden ve devletin temsilinden sorumludur. Aynı zamanda yürütme organı olan bakanlar kurulunun da başındadır. Mevcut Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella 2015 yılı Şubat ayından bu yana görevdedir.

Yasama organı 615 sandalyeli temsilciler meclisi ve 315 sandalyeli senatodan müteşekkil iki kanatlı parlamentodur. Her iki meclisin temsilcileri de beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Temsilciler meclisi için 18 yaş üstü vatandaşlar oy kullanabildiği hâlde senato üyelerinin seçiminde oy kullanma yaşı 25’tir. Son meclis seçimleri 4 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Yürütme organı bakanlar kurulu ve başbakandan oluşmaktadır. Ülkede başbakanlık görevini Haziran 2018’den bu yana Giuseppe Conte yürütmektedir.

Ekonomik Durum

Dünyanın en büyük sekizinci ekonomisi olmasına karşın İtalya son yıllarda önemli ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Yüksek işsizlik ve yoksulluk oranları, her yıl katlanarak artan kamu borçları, yapısal engeller, iş gücündeki verimsizlikler, ham madde ve enerji kaynaklarının yetersizliği vb. nedenlerle İtalya ekonomisi ciddi bir kriz döneminden geçmektedir. Ülke ekonomisi genellikle irili ufaklı aile şirketleri tarafından domine edilmektedir. Kuzey kesimler daha çok uluslararası ölçekli sanayi şirketlerine ev sahipliği yaparken, güney kesimlerde tarım ve turizm ön plandadır. Ekonomik büyüme son 10 yılda yerinde saymış ve bu dönemde yıllık ortalama büyüme %0,2’de kalmıştır. Bütün bunlar ülkedeki refah seviyesine de ciddi biçimde yansımaktadır. GSYİH’de 8. sırada yer alan İtalya, kişi başı ortalama yıllık gelir sıralamasında yaklaşık 33.000 dolarla 26. sıradadır.

Hizmet sektörü istihdamın üçte ikisini ve GSYİH’nin yaklaşık %75’ini karşılamaktadır. Sanayi sektörünün ekonomideki payı %25 civarında iken, tarım sektörünün payı %5’in altındadır. Öne çıkan başlıca sektörler; turizm, kimya, demir-çelik, tekstil, otomotiv ve makinedir. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri ise; üzüm, meyve-sebze, patates, soya fasulyesi, şeker pancarı, zeytin ve tahıldır. Ayrıca balıkçılık ve hayvancılık da yaygındır.

2018 verilerine göre İtalya dış ticarette ihracatta dünya 9’uncusu, ithalatta ise dünya 11’cisidir. Aynı yılın dış ticaret hacmi 546,6 milyar doları ihracat, 500,8 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 1,047 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İtalya’nın dış ticaretteki en önemli ortağı, 150 milyar doları bulan toplam ticaret hacmiyle İtalya’nın dış ticaretinin %15’ini karşılayan Almanya’dır. Fransa da 100 milyar dolarlık karşılıklı ticaret hacmiyle ikinci büyük ortaktır.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerin geçmişi 14. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti ile Ceneviz ve Venedik cumhuriyetleri arasında gelişen münasebetlere dayanmaktadır. Akdeniz’in hâkimiyeti ve deniz ticareti konularında iki taraf yüzlerce yıl mücadele vermiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında İtalya’nın siyasi birliğini tamamlamasıyla iki devlet arasındaki diplomatik ilişkilerde yeni bir sayfa açılmış ve 1856 yılı bu yeni dönemin başlangıcı kabul edilmiş ve 2006 yılında diplomatik ilişkilerin 150. yılı kutlanmıştır. 1857 yılında Torino’da bir maslahatgüzarlık açılmış, daha sonra büyükelçilik seviyesine çıkartılan bu temsil, Torino ve Floransa’nın ardından 1871 yılında Roma’ya intikal etmiştir. Ülkemizin ayrıca Milano’da bir konsolosluğu bulunmaktadır. İtalya’nınsa Ankara Büyükelçiliği dışında İstanbul ve İzmir konsoloslukları, yanı sıra Antalya, Bursa, Gaziantep, İskenderun ve Nevşehir’de birer fahri konsolosluğu bulunmaktadır. Devletler arasındaki üst düzey ziyaretler hemen her dönemde yoğun biçimde sürmüştür. Devlet başkanlığı düzeyindeki son ziyaretler 2018 yılında Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ve 2020 yılı Ocak ayında İtalya Başbakanı Giuseppe Conte tarafından gerçekleştirilmiştir.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler oldukça iyi düzeyde devam etmektedir. Öyle ki 2019 verilerine göre İtalya, ihracatta Almanya ve İngiltere’den sonra üçüncü, ithalatta ise Rusya, Çin, Almanya ve ABD’den sonra beşinci en büyük ortağımız pozisyonundadır. Türkiye ise İtalya’nın ihracatında 12, ithalatında 13. sırada yer almaktadır. 2000’li yılların başlarından bu yana Türkiye ikili ticarette açık verirken, bu miktar 2012 yılında 7 milyar dolara kadar yükselmiş ancak bu tarihten itibaren istikrarlı bir şekilde düşerek nihayet 2019 yılında karşılıklı ticaret dengesinde Türkiye ilk kez artı konuma geçmiştir. 2019 yılında karşılıklı ticaret hacmi 9,29 milyar doları Türkiye’den İtalya’ya ihracat, 8,61 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 17,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den İtalya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; otomobil, demir-çelik ürünler, motorlu taşıtlar, otomobil yedek parça, kabuklu meyveler, traktör, bakır halat, kauçuk lastik, pamuk ipliği, beyaz eşya ve tekstil ürünleridir. İtalya’dan ithal edilen başlıca ürünlerse; petrol yağları, dizel motorlar, kara taşıtları için yedek parça, mücevherat, tıbbi ilaç, hava taşıtları aksamı, deniz taşıtları ve inşaat malzemesidir. Öte yandan ülkemizde 1.500’ün üzerinde İtalyan menşeli firma faaliyet göstermektedir. 2000’li yılların başlarından bu yana İtalya’dan ülkemize yönelik doğrudan yatırımların değeri 4 milyar dolara ulaşmıştır. İtalya bu açıdan bakıldığında ülkemize en fazla dış yatırım yapan üçüncü ülke konumundadır.

İtalya’da yaşayan 50.000 kadar vatandaşımız iki ülke ilişkileri açısından önemli bir başlık oluşturmaktadır. Öte yandan ülkemizi ziyaret eden İtalyanların sayısı 2019 yılında 377.000’i bulmuştur. Kültür ve turizm alanındaki ilişkiler, iki ülkenin tarihî ve kültürel birikimi göz önüne alındığında daha büyük bir potansiyeli ihtiva etmektedir.

Müslümanların Durumu

İtalya topraklarında İslamiyet’in tarihi ilk hicri yüzyıla kadar dayanmaktadır. Henüz Hz. Osman’ın hilafeti esnasında (652) Sicilya’ya gönderilen birliklerle adayı fethetme girişiminde bulunulmuşsa da kesin bir başarı sağlanamamıştır. Takip eden dönemlerde de Sicilya Adası ve İtalya’nın güneyine yönelik seferler devam etmiş ve 827 yılından 902 yılına kadar toplam 75 yıl içerisinde tüm Sicilya adım adım fethedilmiştir. İslam hâkimiyeti döneminde ada önce Ağlebilerin, daha sonra Fatımilerin ve Kelbilerin idaresine girmiş, 1053 yılından itibaren mahalli yönetimler ortaya çıkmış ve 1091 yılında Müslümanların bölgedeki hâkimiyeti tamamen sona ermiştir. Bu dönemde ada ticari ve kültürel açıdan önemli gelişme kaydetmiştir.

11. yüzyıl sonlarında nihayete eren Müslüman hâkimiyetinin ardından bölgede İslam’ın izleri devam etse de İtalya’daki Müslümanların sayısı 20. yüzyıla kadar son derece sınırlı düzeyde kalmıştır. İtalyanlar Asya ile Avrupa arasında özellikle deniz üzerinden sürdürülen ticarette elde ettikleri avantajlı konumu korumak adına, henüz 13. yüzyılda Selçuklu Devleti ile anlaşmalar yapmıştır. Osmanlı Devleti’nin Akdeniz ve Avrupa’daki ilerleyişi İtalyanlar için hayati bir sorun alanı oluşturmuş, böylece 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ile Venedik arasında yüzyıllar boyunca devam edecek savaşlar yaşanmıştır.

İtalya’nın İslam coğrafyası ve dolayısıyla Müslümanlarla ilişkilerinde önemli bir alanı da işgal ve sömürge faaliyetleri oluşturmaktadır. 19. yüzyılın son çeyreğinde Libya ve Habeşistan coğrafyasını işgal eden İtalya, bölgedeki hâkimiyetini tamamen kaybederek Afrika’dan çekildiği İkinci Dünya Savaşı’na kadar, özellikle Libya’da Müslüman halka yönelik sistematik bir soykırım hareketi yürütmüştür.

Bugünkü İtalya topraklarındaki Müslüman varlığı ise 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren giderek yükselen bir ivmeyle artış göstermiştir. 1990’lı yılların ortalarında yarım milyon olan Müslüman nüfusu, 2020 itibarıyla 2 milyonu aşmıştır ki bu da ülke nüfusunun %3,5-4’üne tekabül etmektedir. Müslümanlar pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi İtalya’da da Hristiyanların ardından en kalabalık ikinci dinî grubu teşkil etmektedir. Ülke Müslümanları içerisinde milliyet bakımından en kalabalık grupları Somali, Pakistan, Bangladeş, Fas, Arnavutluk, Hindistan, Mısır ve Tunus’tan gelenler oluşturmaktadır.

Bu yoğun Müslüman nüfusa karşın İtalya İslamiyet’i resmî olarak henüz tanımamıştır. Fransa, Almanya ve İngiltere’nin ardından Avrupa’da en fazla Müslüman’ın yaşadığı dördüncü ülke olan İtalya’da, ibadethane sayısı da oldukça kısıtlıdır. Söz konusu diğer üç ülkede Müslümanlara ait cami/mescid sayısı binli sayılara ulaşmış olduğu hâlde, İtalya’da yalnızca sekiz cami bulunmaktadır. Sayıları 500’ün üzerinde olan mescitlerin önemli bir bölümü ise spor salonu, garaj, depo gibi mekânların dönüştürülmesiyle oluşturulmuştur.

Tarihsel süreçlerin de etkisiyle İtalya’da Müslümanlara yönelik olumsuz tutum oldukça baskındır. 11 Eylül sonrası süreçte oluşan atmosferde ülkedeki İslam karşıtlığı tırmanışa geçmiş, yalnızca aşırı sağcı partiler değil farklı siyasi yelpazeden politikacılar da söylemlerinde İslamofobik tavrı benimsemiştir. Son yıllarda Afrika ve Arap coğrafyasında yaşanan gelişmelerin Avrupa’ya yönelen yeni bir göç dalgası oluşturmasıysa, ekonomik açıdan sıkıntılı bir süreçten geçen İtalya’da İslam karşıtlığının yeni ve güncel söylemlerle desteklenmesine zemin hazırlamıştır. Çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan araştırmalar, İtalyan toplumundaki Müslümanlara yönelik olumsuz tavrı kanıtlar niteliktedir. Son olarak 2019 yılında Pew Araştırma Şirketi’nin yaptığı bir araştırma, İtalyanların %55’inin Müslümanlara karşı olumsuz duygular beslediğini ortaya koymuştur. Uluslararası medya organları kadar İtalyan medyasının tavrı da bu algının oluşmasında önemli rol oynamaktadır.

Ülke Müslümanları 1960’lı yıllardan itibaren kurumsallaşma yönünde adımlar atmıştır. İlk olarak 1966 yılında kurulan İtalya İslam Kültür Merkezi (Centro Islamico culturale d’Italia), halkı Müslüman olan ülkelerin Roma Büyükelçileri tarafından idare edilmektedir. 1977 yılında kurulan Milano İslam Merkezi (Centro Islamico) ve 1990 yılında kurulan İtalya Cemaat ve İslami Teşkilatlar Birliği (Unione delle comunité e delle organizzazioni Islamische in Italia) ülkede Müslümanlara ait diğer önemli kuruluşlardır.