Temel Göstergeler
Resmi AdıHollanda Krallığı
Yönetim BiçimiAnayasal monarşiye bağlı parlamenter sistem
Bağımsızlık Tarihi26 Temmuz 1581 (bağımsızlık ilanı) - 30 Ocak 1648 (tanınma) (İspanya’dan)
BaşkentAmsterdam (1,1 milyon)
Yüzölçümü41.528 km2
Nüfusu17,4 milyon (2020)
Nüfusun Etnik Dağılımı%%77 Hollandalı, %2,5 Türk, %2,5 Faslı, %2 Endonezyalı, %2 Surinamlı, %2 Alman, %1 Polonyalı, %6,5 diğer AB ülkeleri halkları, %4,5 diğer
İklimiKıyı kesimlerde okyanus iklimi, iç kesimlerde karasal iklim görülmektedir.
Coğrafi KonumuBir Kuzeybatı Avrupa ülkesi olan Hollanda, Kuzey Denizi, Almanya ve Belçika ile çevrilidir.
KomşularıAlmanya (575 km), Belçika (478 km), kıyı şeridi (451 km)
DilHollandaca
Din%51 dinsiz, %39 Hristiyan, %6 Müslüman, %4 diğer
Ortalama Yaşam Süresi81,5 yıl (2018)
Okuma-Yazma Oranı%99 (2018)
Para BirimiAvro
Millî Gelir902,355 milyar dolar (2019 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir52.367 dolar (2019 IMF)
İşsizlik Oranı%3,5 (2019)
Enflasyon Oranı%2,7 (2019)
Reel Büyüme Hızı%1,8 (2019)
Yoksulluk Oranı%8,8 (2015)
İhracat ÜrünleriPetrol yağları, telefon cihazları, bilgisayar, tıbbi ilaç ve aşılar, elektronik entegre devreler, ham petrol, otomobil, tıbbi ve ortopedik cihazlar, matbaa ve baskı makineleri
İthalat ÜrünleriHam petrol, telefon cihazları, petrol yağları, bilgisayar, tıbbi ilaç ve aşılar, otomobil ve oto yedek parça, matbaa makineleri, işlenmemiş alüminyum, taş kömürü, ortopedik cihazlar, TV alıcıları
Başlıca Ticaret OrtaklarıAlmanya, Çin, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, İtalya, İspanya, Rusya, Polonya

Ülke Tarihi

Günümüzde Hollanda’yı oluşturan toprakların bilinen ilk yerleşimcileri Kelt ve Germen kabileleridir. MÖ 1. yüzyılda Jul Sezar tarafından Roma İmparatorluğu’na dâhil edilen bölge, kuzey kesimi hariç 5. yüzyılın başlarına kadar Roma idaresinde kalmıştır. 4. yüzyılda başlayan Germen istilalarıyla bugünkü Hollanda’nın doğusunda Saksonlar, güneyinde Franklar ve kuzeyinde Frizler hâkimiyet kurmuştur. 9. yüzyılın başlarında Şarlman, bugünkü Almanya ve Fransa topraklarını kapsayan çok geniş bir bölgede tesis etmeyi başardığı siyasi bütünlükle Karolenj Devleti’ni imparatorluk seviyesine yükseltmeyi başarmışsa da 843 yılında devlet Orta, Doğu ve Batı Frank Krallığı olmak üzere üçe bölünmüştür. Batı Frank Krallığı bugünkü Fransa’nın temelini oluştururken, Doğu Frank Krallığı daha sonra Roma Germen İmparatorluğu’na dönüşerek Almanya’nın temelini oluşturmuştur. Hollanda toprakları Orta Frank Krallığı’nda kalmış, ancak daha sonra bu bölge büyük ölçüde Doğu Frank Krallığı’na dâhil olmuştur. 10. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan feodal birlikler zamanla bölgesel yönetimlere ve kontluklara dönüşmeye başlamıştır.

15. yüzyılın ilk yarısında bugünkü Hollanda ve Belçika’nın önemli bir bölümü Burgonya Düklüğü’nün hâkimiyetine girmiştir. Bu dönemde bölge özellikle ticari açıdan gelişme kaydetmiş, Amsterdam Avrupa’nın en önemli ticaret ve liman şehirlerinden biri hâline gelmiştir. 16. yüzyıl başlarında siyasi evlilikler ve miras yoluyla İspanyolların eline geçen bölgede bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. O dönemde Katolik Habsburg Hanedanı tarafından yönetilen İspanya ile I. Willem liderliğinde birleşen Protestan ağırlıklı yedi eyalet arasında cereyan eden 80 Yıl Savaşları (1568-1648) Hollanda’nın bağımsızlığına giden yolun son dönemecini oluşturmuştur. 1579’da Utrecht Birliği’ni oluşturan eyaletler, bağımsız bir yapı olarak ortaya çıkmış, bu birlik daha sonra Birleşik Eyaletler Cumhuriyeti’ne (Felemenk Cumhuriyeti) dönüşmüştür. 1588 yılında İspanya’nın bölge üzerindeki hâkimiyeti sona ermiş ve 1609’da ateşkes imzalanmış ancak 1621 yılında savaş yeniden başlamış ve nihayet 1648 yılında imzalanan Vestfalya Anlaşması ile İspanya, Felemenk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanımıştır. Eyaletler içinde I. Willem’in mensup olduğu Oranj Hanedanı tarafından yönetilen Holand, zamanla öne çıkmış ve 1651 yılında ülkenin yönetimini ele geçirmiştir.

17. yüzyılın başlarından itibaren dünya ticaretinin önemli aktörlerinden biri hâline gelen Hollanda, 1602 yılında kurulan ve dünyanın ilk küresel şirketi kabul edilen Birleşik Doğu Hindistan Şirketi (Vereenigde Oost-Indische Compagnie) ile Sri Lanka’dan Endonezya’ya kadar çok geniş bir bölgede koloniler kurmuştur. 1623 yılında kurulan Batı Hindistan Şirketi’yle de Güney Amerika’ya açılan Hollanda, burada Guyana, Surinam ve Karayip adalarında sömürge bölgeleri oluşturmuştur.

Hollanda 18. yüzyılın sonlarında Fransa tarafından işgal edilmiş, fakat Fransa’nın Napolyon Savaşları’nda yenik düşmesiyle bugünkü Belçika’yı da içine alan Hollanda Krallığı 1814’te ilan edilmiştir. Ancak Belçika 1830 yılında bağımsızlığını ilan etmiş ve Hollanda Belçika’nın bağımsızlığını 1839’da kabul etmiştir. Yüzyılın sonlarında, 1890’da Lüksemburg da Hollanda’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir.

Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan Hollanda, İkinci Dünya Savaşı esnasında Almanya tarafından işgal edilmiştir. Savaş sırasında İngiltere’ye sığınan Kraliçe Wilhelmina, sürgünde hükümet kurmuş, Almanya’nın savaşı kaybetmesi üzerine 1945 yılında ülkeye geri dönmüştür. Savaşın ardından hızlı bir toparlanma sürecine giren Hollanda, yeniden Avrupa’nın en önemli ekonomi ülkelerinden biri hâline gelmiştir. Hollanda’nın üç asrı aşkın bir süre sömürgesi olarak kalan bölgelerden Endonezya 1949’da, Surinam ise 1975 yılında bağımsızlıklarını kazanmıştır. 1954 yılında Hollanda Antilleri adıyla Hollanda Krallığı’nın özerk bir bölgesi hâline getirilen Karayip bölgesindeki adalardan Aruba, 1986’yılında birlikten ayrılarak kraliyete bağlı müstakil bir yapı hâline gelmiş, 2010 yılında yapılan düzenlemeyle de Hollanda Antilleri dağılmıştır. Bu düzenlemenin ardından Hollanda Krallığı, Hollanda, Aruba, Curaçao ve St. Maarten’in birleşiminden oluşmaktadır. Bonaire, Seba ve Sint Eustatius adaları ise (BES Adaları) Hollanda’nın üç deniz aşırı özel belediyesi hâline gelmiştir.

Siyasi Yapı

1848 yılında anayasal monarşi sistemine geçen Hollanda Krallığı, 2010 yılındaki son düzenlemeye göre, Hollanda’nın yanı sıra Karayipler’de yer alan ada özerk “ülkeler” Aruba, Curaçao ve St. Maarten’in birleşiminden oluşmaktadır. Kraliyet kâğıt üzerinde dört ülkeden oluşsa da devlet yönetimi neredeyse tamamen Hollanda’ya aittir.

Hollanda Krallığı’nda devlet yönetiminin zirvesini kral temsil etmektedir. Yürütme erki hükümet ve bakanlar kurulunda olup, diğer pek çok monarşik yapıdan farklı olarak Hollanda’da kral hükümetin bir üyesi kabul edilmektedir. Bununla birlikte kralın parlamentoya karşı sorumluluğu yoktur. Mevcut Hollanda Kralı Willem-Alexender Nisan 2013’ten bu yana bu makamdadır.

Yürütmenin diğer ayağı olan bakanlar kurulu; başbakan, bakanlar ve devlet sekreterlerinden oluşmaktadır. Yasama organı 75 sandalyeli senato ve 150 sandalyeli temsilciler meclisinden oluşan iki kanatlı parlamentodur. Senato üyeleri eyalet meclisleri tarafından seçilmekte ve dört yıl görev yapmaktadır. Son senato seçimleri Mayıs 2019’da yapılmıştır. Temsilciler meclisi üyeleri ise ülke çapında gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmekte ve üyeler dört yıl görev yapmaktadır. 2017 Mart’ındaki son seçimlerde Mark Rutte liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Hareketi (VVD) oyların %21,3’ünü alarak 30 sandalye kazanmış ve seçimden zaferle ayrılmıştır. 2010 yılından bu yana başbakanlık görevini sürdüren Rutte, 2017 seçimlerinin ardından yaklaşık yedi ay devam eden müzakerelerden sonra kurulan koalisyon hükümetinde başbakan olarak görevini sürdürmüştür. Koalisyonda VVD dışında, Demokratlar-66 Partisi (D66), Hristiyan Demokrat Parti (CDA) ve Hristiyan Birlik Partisi (CU) de yer almaktadır. Bir sonraki seçimlerin Mart 2021’de yapılması planlanmaktadır.

Ekonomik Durum

Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri olan Hollanda, nitelikli iş gücü, yüksek istihdam, düşük enflasyon ve yoksulluk oranları, istikrarlı büyümesi ile bu alanda güçlü bir görüntü vermektedir. 900 milyar dolar seviyelerindeki GSYİH’si ile en büyük 17. ekonomi konumunda olan Hollanda, 50.000 doların üzerindeki kişi başı ortalama yıllık geliriyle 11. sırada yer almaktadır. Serbest piyasa ekonomisini benimseyen ülkede özellikle son yıllarda giderek artan rekabetçi bir yapı mevcuttur. Ülkenin ticaret ve finans merkezi başkent Amsterdam, aynı zamanda dünyanın en eski borsasına ev sahipliği yapmaktadır. Avrupa’daki merkezî konumu ile Hollanda, uluslararası taşımacılık açısından da kilit bir rol üstlenmektedir.

Hollanda çeşitlendirilmiş bir ekonomiye sahiptir; dolayısıyla pek çok sektörde güçlü yapılanmalar mevcuttur. Bunlardan başlıcaları; lojistik, finans, ticaret, kimya, tarım ve tarıma bağlı sanayi, metal, enerji, elektrik ve petroldür. Hizmet sektörü istihdamın ve millî gelirin dörtte üçten fazlasını karşılamaktadır. Sanayi sektörünün ekonomideki payı ise %17-18’ler civarındadır. İstihdam ve millî gelirdeki payı %5’in altında olmasına karşın tarımsal faaliyetler ve buna bağlı sanayi kolları oldukça gelişmiştir. Dünyanın en gelişmiş tarımsal etkinliklerinin gerçekleştirildiği Hollanda, dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısıdır. Ülkede balıkçılık ve hayvancılık da oldukça gelişmiş olup buna bağlı olarak süt ürünleri verimliliği de yüksektir. Tarıma bağlı ihracatın toplam ihracat gelirleri içindeki payı %20’nin üzerindedir ve yaklaşık 100 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış durumdadır.

Sınırlı yüz ölçümüne karşın doğal kaynaklar bakımından zengin olan Hollanda’daki başlıca kaynaklar; doğal gaz, petrol, turba, kalker, tuz, kum ve çakıldır. Petrol rezervleri sınırlı olmasına karşın ham petrolü alıp işleyen Hollanda, rafine edilmiş petrol ürünleri ticaretinde dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. 801 milyar metreküplük kanıtlanmış doğal gaz rezervi ile bu alanda 26. sırada yer alan Hollanda, yıllık 51 milyar metreküplük ihracatıyla dünyanın en büyük sekizinci doğal gaz ihracatçısıdır.

Dış ticarette de dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Hollanda, ihracatta beşinci, ithalatta yedinci büyük kapasiteye sahiptir. Ekonominin taşıyıcı ayaklarından biri olan dış ticarette re-export yöntemi de yoğun biçimde kullanılmaktadır. Son yıllarda 1,5 trilyon dolar seviyelerini zorlayan dış ticaret hacmi, 2018 yılında 722 milyar doları ihracat, 646 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 1,368 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Hollanda dış ticarette son yıllarda ortalama 70-75 milyar dolar fazla vermektedir. Hollanda’nın dış ticaretteki en önemli ortakları, başta Almanya olmak üzere AB ülkeleridir. Almanya ile toplamda 250 milyar doları bulan ticaret hacmi, dünyada iki ülke arasındaki en yüksek ticaret hacimlerinden biridir. Çin ve Belçika ile olan karşılıklı ticaret hacmi de 100 milyar doları aşmıştır. Diğer önemli dış ticaret ortakları Fransa, ABD, İngiltere, İtalya, İspanya, Rusya ve Polonya’dır.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin temeli 17. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Osmanlı Devleti ile Hollanda Krallığı arasındaki ilk bürokratik ilişkiler 1612 yılında Hollanda’nın İstanbul’da bir daimi temsilci görevlendirmesi ile tesis edilmiş, dönemin Osmanlı Padişahı I. Ahmed de Hollanda tarafına bir ahidname vermiştir. Bu tarihten itibaren iki devlet arasında özellikle ticari ilişkiler artarak devam etmiştir. Osmanlı Devleti, Hollanda’daki ilk daimi temsilcisini 1859 yılında atamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından iki ülke arasındaki bürokratik ilişkilerin temeli 1924 yılında imzalanan dostluk anlaşması ile atılmıştır.

Türkiye ile Hollanda arasındaki siyasi ilişkiler, günümüze kadar genel itibarıyla olumlu biçimde sürdürülmüştür. Ancak Hollanda’da uzun yıllardır açık biçimde kendisini gösteren İslam ve Türk karşıtlığı, son yıllarda daha direkt ve saldırgan bir tavra bürünmüş ve en üst düzeyde sergilenmeye başlanmıştır. 1960’lardan itibaren göçmen işçi statüsünde Hollanda’ya giden yüz binlerce vatandaşımızın maruz kaldığı İslamofobik ve çifte standartlı politika ve uygulamalar, 2010’lu yıllarda yalnızca Hollanda’daki Türkleri değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni de kapsayan bir nitelik kazanmıştır. Bu yaklaşımın en somut yansımaları ise 2017 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen anayasa referandumu sürecinde yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bakanlarının Hollanda’daki Türk vatandaşlarına yönelik sürdürmek istedikleri kampanyalar, Hollanda tarafından engellenmiş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçuş izni iptal edilirken, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya sınır dışı edilmiştir. Hollanda Devleti’nin tavrına karşı Rotterdam’da protesto gösterileri düzenleyen Türkler de Hollanda polisinin sert müdahalesi ile karşılaşmış ve polisin kurt köpekleri kullandığı olaylarda 7 kişi yaralanmış, 12 kişi gözaltına alınmıştır. İki ülke arasında 11 Mart 2017’de başlayan siyasi kriz, 2018 Temmuz ayında atılmaya başlanan adımlarla çözülmüş ve ikili ilişkiler yeniden normale dönmüştür.

Türkiye ile Hollanda arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda ciddi biçimde artmıştır. 2000’li yılların başlarında 2 milyar dolar seviyelerinde olan karşılıklı ticaret hacmi, 2000’lerin ortalarında 4 milyar dolar seviyelerine yükselmiş, 2007 yılında ilk kez 5 milyar dolar seviyesini aşmıştır. 2010’lu yıllarda da benzer bir ivmeyle artmaya devam eden ticaret hacmi 2019 yılında 5,446 milyar doları Türkiye’den Hollanda’ya ihracat, 3,071 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 8,517 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Hollanda’ya ihraç edilen başlıca ürünler; otomobil ve motorlu taşıtlar, petrol yağları, tekstil ürünleri, kauçuk lastikler, demir-çelik ürünler, sentetik iplik, kara yolu taşıtları için yedek parça, balık ürünleri ve üzümdür. Hollanda’dan Türkiye’ye ithal edilen başlıca ürünlerse; hurda demir, poliasetal ve polieterler, gıda müstahzarları, traktörler, hidrokarbonlar, tütün, demir-çelik ürünleri, etilen polimerler, eterler, sentetik kauçuk, reçine ve tıbbi ilaçtır.

Ülkeler arasındaki dış yatırımlara bakıldığında, Türkiye’nin en fazla dış yatırım yaptığı ülkenin 1,8 milyar dolarla Hollanda olduğu, Türkiye’ye gelen dış yatırımlarda da 1 milyar dolara yaklaşan yatırımıyla Hollanda’nın ilk sırada bulunduğu görülmektedir. Hollanda, ülkemizdeki yabancı sermeyeli firma sayısı bakımından İngiltere ve Almanya’nın ardından üçüncü sırada yer almaktadır. Bu alanda ilk akla gelen uluslararası firmalar; teknoloji devlerinden Philips, dünyanın en büyük enerji firmalarından olan Shell ve yine dünyanın en büyük hazır gıda ve tüketim şirketlerinden Unilever’dir. Hollandalı firmalar ülkemizde daha ziyade emlak, inşaat, ticaret, turizm, gıda, tekstil, bilişim, yayıncılık gibi alanlarda faaliyet göstermektedir.

İlişkilerin en önemli boyutlarından birini Hollanda’da yaşayan yarım milyona yakın Türk oluşturmaktadır. Yarım yüzyıllık bir geçmişe dayanan ve bugün üçüncü kuşağa ulaşan Hollanda’daki Türk diasporası, hayatın her alanında giderek daha etkin hâle gelmektedir. 4 milyonu aşkın göçmen nüfusu ile bir göçmen ülkesi olan Hollanda’da başta Türkler olmak üzere Müslüman göçmenlere yönelik uzun yıllardır önce entegrasyon ve uyum söylemi, giderek toplumsal zeminde de karşılığını bulan düşmanlık söylemine dönüşmüştür.

Müslümanların Durumu

Hollanda’nın İslamiyet’le teması, 17. yüzyılın başlarından itibaren dünyanın dört bir yanında başlattığı sömürgecilik faaliyetleri ile kurulmuştur. Bu sömürge faaliyetleri içerisinde özellikle Güneydoğu Asya’da Endonezya bölgesi büyük önem taşımaktadır. Endonezya’yı önce Birleşik Doğu Hindistan Şirketi (VOC) üzerinden yöneten Hollanda, ilk dönemlerden itibaren Müslümanların dinî yaşantılarına, kimliklerine karşı katı bir tutum sergilemiş, İslam bölgedeki Hollanda hâkimiyeti için en büyük tehdit olarak görülmüştür. Henüz 1640’larda Müslüman çocukların sünnet olmalarının yasaklandığı, dinî eğitim veren okulların kapatıldığı bilinmektedir. Bu bağlamda en kritik müdahalelerden biri ise, 1716 yılında hac ibadetinin yasaklanması ve böylece bölge halkının İslam coğrafyası ile irtibatının kesilmek istenmesi olmuştur. Üç asrı aşkın bir süre devam eden sömürge yönetimi boyunca Müslümanlar Hollanda idaresine karşı pek çok isyan ve savaş başlatmış, bu savaşlarda yüz binlerce Müslüman katledilmiştir. Yaşanan savaşlardan en büyüğü 1873-1904 yılları arasında gerçekleşen Açe Savaşı’dır. Bu uzun dönemde yoğun biçimde devam eden misyonerlik faaliyetleri bir hayli başarılı olmamıştır. Hollanda’nın Amerika ve Afrika kıtasındaki sömürgelerinde de Afrika’daki çeşitli bölgelerden köle taşımacılığı ile getirilen Müslümanlar zorla çalıştırılmıştır. Bugün bağımsız bir devlet olan Surinam’da nüfusun %20’sini Müslümanlar oluşturmaktadır. Öte yandan bağımsızlığını ilan ettiği 16. yüzyıl sonlarından itibaren Hollanda ile Osmanlı Devleti arasındaki münasebetler özellikle ticari alanda devam etmiştir.

Müslümanların Hollanda’da belirli bir topluluk oluşturmaya başlaması ise İkinci Dünya Savaşı’nın ardından söz konusu olmuştur. Özellikle 1960’lı yıllarda Türkiye, Fas, Tunus ve Yugoslavya’dan gelen Müslüman göçmen işçilerle birlikte ülkedeki Müslümanların sayısı hızla artmış, 1970’li yıllarda işçilerin ailelerinin de ülkeye gelmesiyle Hollanda’daki Müslüman toplumu önemli bir sayıya ulaşmıştır. Günümüzde bir göçmen ülkesi olan Hollanda’da yaşayan Müslümanların sayısı 1 milyon civarındadır ki, bu da nüfusun yaklaşık %6’sına tekabül etmektedir. En büyük Müslüman grubu teşkil eden Türklerin sayısı yaklaşık 400.000’dir ve ülkede bir o kadar da Faslının yaşadığı tahmin edilmektedir. Müslümanlar özellikle Rotterdam, Amsterdam, Lahey ve Ultreht kentlerinde yoğunlaşmaktadır. Ülkede ibadete açık 400 kadar cami/mescit bulunmaktadır ve bunların yarısı Türkler tarafından yaptırılmıştır.

Hollanda Müslümanları 1970’lerden itibaren kendini gösteren, 1990’lı yıllarda tırmanışa geçen ve 11 Eylül sonrasında oluşan konjonktürle birlikte sistematikleşen İslam karşıtlığı ile hayatın her alanında karşı karşıyadır. 2000’li yıllarda Pim Fortyn, Theo Van Gogh ve Ayaan Hirsi Magan gibi figürlerin öncülük ettiği İslam düşmanlığının bayraktarlığını son yıllarda Geert Wilders’in liderlik ettiği aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) yürütmektedir. Wilders’in İslamiyet’i, Hz. Muhammed’i ve ülkedeki Müslümanları açıkça hedef alan saldırgan tutum ve açıklamaları Hollanda toplumunda giderek daha fazla destek bulmakta, İslam karşıtlığı gün geçtikçe daha da yaygınlaşmaktadır. İslam düşmanlığını temel parti söylemi olarak benimseyen, bu yöndeki politikaları seçim vaadi hâline getiren Wilders’in partisi, 2017 yılındaki son seçimlerde aldığı %13 oyla 150 sandalyeli parlamentoda 20 sandalye kazanmayı başarmıştır.

Hollanda’da toplumsal zemine yayılan ve giderek sistematikleşen İslam ve Müslüman karşıtlığı, ülke Müslümanlarını hayatın her alanında tehdit etmektedir. Ülkede her yıl onlarca cami kundaklanmakta; kadınlar gündelik hayat içerisinde sözlü ve fiziksel saldırılara maruz kalmakta; Müslümanlar inançları, isimleri, kıyafetleri nedeniyle iş ve eğitim hayatında ayrımcılığa uğramakta; ders kitaplarında İslam’a ve Müslümanlara yönelik yanlı ve yanlış bilgiler yer almaktadır. Ülkede İslam’ı ve Müslümanları hedef alan ayrımcı politika ve uygulamaların önüne geçilebilmesi için İslamofobik söylem ve saldırılara yönelik kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması elzem görünmektedir.

Hollanda Devleti’nin sayıları 1 milyona ulaşan ve yarım yüzyılı aşkın bir süredir bu ülkenin bir parçası olarak hayatlarına devam eden ve artık üçüncü kuşağa ulaşan Hollanda Müslümanlarını bir düşman ya da terörist olarak görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Müslümanların Hollanda’nın bir parçası olduğu kabul edilerek, onların da ülkede yaşayan farklı din ve etnik kökene mensup diğer insanlarla eşit şartlarda hayatlarına devam edebilmesi sağlanmalıdır.