Temel Göstergeler
Resmi AdıGüney Sudan Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiBaşkanlık tipi demokrasi
Bağımsızlık Tarihi9 Temmuz 2011 (Sudan’dan)
BaşkentJuba (500.000)
Yüzölçümü644.329 km2
Nüfusu13 milyon (2021)
Nüfusun Etnik Dağılımı%36 Dinka, %16 Nuer, %48 diğer (Ülkede 200’den fazla kabile vardır.)
İklimiEkvator ve tropik iklim arası bir iklime sahiptir. Yağışlı geçen mayıs-ekim sezonunun ardından kurak aylar gelmektedir. Ortalama sıcaklık her zaman yüksektir.
Coğrafi KonumuOrta-Doğu Afrika’da yer alan Güney Sudan’ın doğusunda Etiyopya, batısında Orta Afrika Cumhuriyeti, kuzeyinde Sudan, güneyinde ise Kenya, Uganda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti bulunmaktadır.
KomşularıSudan (2.158 km), Etiyopya (1.219 km), Orta Afrika Cumhuriyeti (1.055 km), Demokratik Kongo Cumhuriyeti (714 km), Uganda (475 km) Kenya (317 km)
Dilİngilizce (resmî), Juba Arapçası
Din%60 Hristiyan, %33 Animizm ve yerel inanışlar, %6 Müslüman, %1 diğer
Ortalama Yaşam Süresi58,6 yıl (2021)
Okuma-Yazma Oranı%34,5 (2018)
Para BirimiGüney Sudan Poundu
Millî Gelir3,2 milyar dolar (2021 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir230 dolar (2021 IMF)
İşsizlik Oranı%12,6 (2020)
Enflasyon Oranı%23 (2021)
Reel Büyüme Hızı%8,8 (2019)
Yoksulluk Oranı%76 (2016)
İhracat ÜrünleriPetrol ve petrol ürünleri
İthalat ÜrünleriTemel gıda ürünleri, şeker, un, çimento, palm yağı, inşaat malzemeleri
Başlıca Ticaret OrtaklarıDoğu Afrika ülkeleri


Ülke Tarihi

Güney Sudan’ın tarihi belirli ölçüde Sudan tarihiyle paraleldir. Bölgedeki arkeolojik çalışmalar MÖ 3 binli yıllardan itibaren Güney Sudan coğrafyasında tarımsal faaliyet yapıldığını ortaya koymaktadır. Günümüzde bölgedeki baskın etnik gruplar olan Dinka ve Nuerlerin oldukça eski bir dönemde Batı Afrika’dan -Senegal ve Mali bölgelerinden- göç ettikleri iddia edilmektedir.

Bölgede 16. yüzyılın başlarından itibaren hüküm süren Func Devleti (1505-1821), fiilî olarak Osmanlı Devleti’nin kontrolü altında varlığı devam ettirmiş, takip eden yüzyıllarda bölgede diğer bazı yerel yönetimler de kurulmuştur. Sudan 19. yüzyıl başlarında Fransa ve İngiltere tarafından işgal edilmiştir. 1821 yılında Kavalalı Mehmed Ali Paşa Func Devleti’ne son vermiş ve bölgeyi hâkimiyeti altına almıştır. Takip eden dönemde yönetim zafiyetlerinin ortaya çıktığı bölge, bir süre kendini mehdi ilan eden Muhammed Ahmed tarafından kontrol edilmiştir. Sudan 19. yüzyıl sonlarından 1956’daki bağımsızlığına kadar geçen sürede İngiltere ve onun kontrolündeki Mısır’ın işgali altında kalmıştır.

Bağımsızlığın ardından merkezî yönetimle güney kesimin bağımsızlığını isteyen taraflar arasında ilki 1955-1972, ikincisi 1983-2005 yılları arasında olmak üzere iki iç savaş yaşanmış ve bu savaşlarda 3 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir.

ABD, İsrail ve Avrupa devletlerinin körüklediği kaos ortamı ve küresel aktörlerin dayatmasıyla ülke adım adım bölünmeye sürüklenmiş ve nihayet 9-15 Ocak 2011’de gerçekleştirilen referandum neticesinde Güney Sudan’ın bağımsız bir ülke olarak Sudan’dan ayrılmasının önü açılmıştır. Böylece Güney Sudan 9 Temmuz 2011’de Afrika’nın 54. devleti olarak bağımsızlığını ilan etmiş fakat bağımsızlık sonrası süreçte de Güney Sudan’daki kaos ve istikrarsızlık sona ermemiş, özellikle ülke yönetimi ve petrol rezervlerinin paylaşımı konularında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle ülke bir kez daha iç savaşa sürüklenmiştir. 2013-2015 yılları arasında yaşanan iç savaşın ardından ateşkes ilan edilse de çatışmalar yine sona ermemiştir. 2018 yılında imzalanan barış anlaşması uyarınca Şubat 2020’de Güney Sudan Ulusal Birlik Geçiş Hükümeti kurulmuştur. Bugün ülkenin geleceğine ilişkin belirsizlikler varlığını muhafaza etmektedir.

Siyasi Yapı

Ocak 2011’de yapılan referandumun ardından 9 Temmuz 2011’de bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan, Afrika kıtasının 54. ve en genç devletidir. Ülkenin yönetim biçimi başkanlık tipi cumhuriyettir. Bağımsızlıktan sonra 2013 yılında başlayan iç savaş, 2015 yılında imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen belirli bölgelerde devam etmiştir. 2018 yılında Sudan’ın himayesinde gerçekleştirilen barış görüşmeleri neticesinde haziran ve ağustos aylarında imzalanan Hartum Deklarasyonu, aynı yılın eylül ayında Addis Ababa’da teyit edilen anlaşmayla pekiştirilmiştir. Yapılan anlaşmalar uyarınca da Şubat 2020’de Ulusal Birlik Geçiş Hükümeti kurulmuştur. Devlet başkanlığı koltuğunda bağımsızlığın kazanıldığı tarihten bu yana Salva Kiir Mayardit oturmaktadır.

Dört yıllık bir süre için göreve gelen devlet başkanı, aynı zamanda hükümet başkanlığı görevini de üstlenmekte ve yürütme organının başında bulunmaktadır. Ülkede 2015 yılında yapılması planlanan seçimler önce 2018, ardından 2021 ve son olarak 2023 yılına ertelenmiştir.

Yasama organını meydana getiren çift kanatlı meclisin yapısı da bağımsızlığın ilanından itibaren pek çok kez değiştirilmiş ve iç savaşın ardından yürütülen barış görüşmelerinde yeniden yapılandırılmıştır. Bağımsızlıktan sonra Ağustos 2011’de oluşturulan Devlet Konseyi’nde 50 sandalye bulunmaktadır. Daha önce 400 sandalyeden oluşan Güney Sudan Geçici Ulusal Yasama Meclisi ise geçiş hükümetinin kurulması ile 550 sandalyeye genişletilmiştir. Ülke idari olarak 10 eyaletten oluşmaktadır.

Ekonomik Durum

Güney Sudan, başta petrol olmak üzere elmas, altın, gümüş, demir, bakır, krom, tungsten, kireç taşı gibi pek çok doğal kaynağa, tarım ve hidroelektrik gibi alanlarda önemli potansiyele sahip olmasına rağmen dünyanın en yoksul ülkelerinden biridir. Gerek bağımsızlıktan önce gerekse bağımsızlık sonrasında uzun yıllar devam eden iç savaş, ülkeye büyük zarar vermiş ve halkı yoksulluğa sürükleyen en önemli etken olmuştur. Öyle ki bağımsızlığın ardından 1.000 dolar civarında olan kişi başı ortalama yıllık gelir, IMF’nin 2021 verilerine göre 230 dolara gerilemiştir ki, Güney Sudan bu alanda dünyada geliri hesaplanabilir ülkeler arasında son sırada yer almaktadır. Nüfusun üçte ikisi yoksulluk sınırı altında bir yaşam sürmekte, yarısından fazlası okuma yazma bilmemektedir; yaşam süresi ise 58 yıl gibi oldukça düşük bir ortalamaya sahiptir. İç savaşın yol açtığı askerî harcamalar, siyasi istikrarsızlık ve göç, ekonomik krizlerin en önemli nedenlerini oluşturmaktadır.

Ülke petrol yatakları açısından önemli bir potansiyele sahiptir. 2018 verilerine göre kanıtlanmış 3,75 milyar varillik rezervi ile Güney Sudan, bu alanda dünyada 26, Sahra altı Afrika’da ise Nijerya ve Angola’dan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Sahip olduğu bu potansiyel, başta ABD ve İsrail olmak üzere, küresel güç odaklarının iştahını kabartmaktadır. Nitekim Sudan’ın bölünmesiyle sonuçlanan süreci yıllarca hararetli bir şekilde destekleyen ABD, Avrupa devletleri ve İsrail’in bu noktada temel motivasyonu, Hristiyan nüfusun yoğun olduğu Güney Sudan’ı müstakil bir devlet hâline getirerek bölgenin petrol kaynaklarını daha rahat kontrol etme düşüncesi olmuştur.

Ülkede gayrisafi yurt içi hasılanın ve toplam ihracat gelirlerinin tamamına yakını petrolden elde edilmektedir. Bu bakımdan Güney Sudan ekonomisi neredeyse tamamen petrole endekslidir. 2010’ların başında petrol fiyatlarındaki küresel düşüş ülke ekonomisine büyük zarar vermiş ve 2018 yılında ülke iflas ettiğini açıklamıştır.

Güney Sudan tarımsal açıdan da çok önemli bir potansiyele sahiptir. Ülke su kaynakları, orman varlığı ve toprak verimliliği açısından Afrika’daki en zengin bölgelerden biridir. Bu potansiyel, tarımın yanı sıra hayvancılık ve balıkçılık açısından da Güney Sudan’a önemli fırsatlar sunmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürünler; mısır, buğday, darı, sorgum, şeker kamışı, mango, muz, patates, pamuk, susam, manyok, fasulye ve yer fıstığıdır. Ayrıca küçük ve büyükbaş hayvancılık da yaygındır. Ancak bu önemli zenginliğe rağmen kıtanın başka pek çok ülkesi gibi Güney Sudan da açlık ve kıtlık sorunuyla karşı karşıyadır. Ülkede çok yakın bir geçmişte yaşanan kıtlık, açlığa bağlı ölümlere yol açmıştır.

Dış ticarette petrol ürünlerine endeksli olan Güney Sudan’ın dış ticaret hacmi 2020 verilerine göre 800 milyon doları ihracat, 800 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 1,6 milyar dolar civarındadır. Altyapı eksikliği, ulaşım alanındaki yetersizlikler ve güvenlik açığı nedeniyle ülke kayda değer bir ihracat gerçekleştirememektedir. En önemli dış ticaret partneri Çin olup, bu alanda öne çıkan diğer ülkeler Uganda ve Kenya’dır.

Güney Sudan’da siyasi istikrarın sağlanması, küresel aktörlerin bölge üzerindeki plan ve projelerinin önünün kesilmesine bağlıdır. Bölgede barış ve huzurun tesisi hâlinde, yer altı madenleri, verimli toprakları ve zengin su kaynakları ile Güney Sudan diğer pek çok Afrika ülkesi gibi hızla kalkınabilecek bir potansiyele sahiptir. Önümüzdeki yıllarda bu potansiyelin Güney Sudan halkının refahı için mi, yoksa bölgeyi yüzyıllardır sömürmekten vazgeçmeyen küresel aktörlerin çıkarları için mi kullanacağını ise izlenecek politikalar belirleyecektir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Güney Sudan arasındaki ilişkiler karşılıklı dostluk ve iyi niyet temelinde sürdürülmektedir. Türkiye Sudan’ın 2011 yılında yapılan referandumla bölünmesini desteklemeyerek ülkenin tek bir devlet olarak varlığını sürdürmesinden yana olmuşsa da bölünmenin gerçekleşmesi ve Güney Sudan’ın bağımsız bir devlet olarak ilanından sonra bu devleti ilk tanıyan ülkelerden biri olmuştur. 9 Temmuz 2011’de yeni ülkenin başkenti Juba’da gerçekleştirilen bağımsızlık törenine bakanlık düzeyinde katılım sağlayan Türkiye, aynı yıl başkentteki mevcut konsolosluğunu büyükelçiliğe dönüştürmüştür. Güney Sudan da 2012 yılında Ankara Büyükelçiliği’ni hizmete açmıştır. Güney Sudan’ın bağımsızlığını takiben iki ülke arasında pek çok üst düzey ziyaret gerçekleştirilmiştir. Başkanlık düzeyindeki tek ziyaret ise, 2015 yılı Nisan ayında “Çanakkale Kara Savaşlarının 100. Yıldönümünü Anma Törenleri”ne katılmak üzere ülkemize gelen Salva Kiir Mayardit tarafından gerçekleştirilmiştir.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler henüz başlangıç aşamasında ve sembolik düzeyde olmakla birlikte, gelişmeye müsait bir potansiyele sahiptir. Ancak Güney Sudan’da 2013 yılında başlayan iç savaş, ekonomik ilişkilerin gerçek potansiyeline ulaşmasının önündeki en önemli engellerden biri olmuştur. 2017 yılı Nisan ayında imzalanan Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması bu noktada önemli bir mihenk taşı sayılabilir. 2020 yılında karşılıklı ticaret hacmi, tamamına yakını Türkiye’den Güney Sudan’a ihracat olmak üzere toplamda 6,2 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye ile Güney Sudan arasındaki sosyal ve kültürel ilişkiler de Türkiye’nin gerek bölünmeden önce Sudan’a gerekse tüm Afrika kıtasına yönelik yapıcı yaklaşımlarının doğal bir uzantısı olarak devam etmektedir. Özellikle 2015 yılından itibaren baş gösteren kuraklık ve açlık sorunu karşısında Türkiye’den İHH İnsani Yardım Vakfı başta olmak üzere bölgeye önemli yardımlar götürülmüştür. Ayrıca Türkiye Bursları kapsamında her yıl onlarca Güney Sudanlı genç de eğitim almak üzere ülkemize gelmektedir.

Müslümanların Durumu

Tarih boyunca Müslüman bir ülke olarak öne çıkan Sudan, 20. yüzyılın ortalarından itibaren yaşanan iç savaş ve 2000’li yıllarda bir bakıma zorla sürüklendiği süreç sonunda düzenlenen referandumla 2011 yılında bölünmüştür. Yapılan referandumun ardından bağımsız bir devlet olarak kuruluşunu ilan eden Güney Sudan’da nüfusun büyük bölümünü Hristiyanlar ve yerel inanışlara mensup olanlar oluşturmaktadır.

2010 yılında gerçekleştirilen son sayıma göre Güney Sudan’daki Müslümanların oranı %6 civarındadır; yani ülkede 700.000-800.000 civarında Müslüman yaşamaktadır. Ancak bölge kaynakları ülkedeki Müslümanların sayısının gerçekte çok daha fazla olduğunu belirtmektedir.

ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail’in desteklediği bölünmenin ardından bölgede Müslümanların azınlıkta kaldığı yeni bir devletin oluşturulmasıyla birlikte, İslam’ın bu coğrafyadaki güçlü varlığı ve izleri silinmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Arapça, eğitim ve kültür dili olmaktan çıkartılmış ve yeni bir ulus kimliği inşasına girişilmiştir. İngilizcenin resmî diller arasına eklenmesinin ardından günlük gazeteler de İngilizce yayımlanmaya başlanmıştır.

Güney Sudan’daki Müslümanların durumu, yeni bir devlet olan ve siyasi istikrarını henüz sağlayamayan ülkede yakın gelecekte ne gibi gelişmelerin yaşanacağı ile yakından ilgilidir.