Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Gine Bisssau Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Parlamenter Demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 24 Eylül 1973 |
Başkent | Bissau (500 bin) |
Yüzölçümü | 36.125 km2 |
Nüfusu | 1.9 milyon (2018) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %32 Balanteler, %22 Fûlânîler, %15 Mandyakolar, %13 Mandingolar, %7 Pepeller ve diğerleri |
İklimi | Tropikal iklim görülür. Genel olarak sıcak ve nemlidir. Haziran-Kasım aylarında güneybatı rüzgarlarıyla muson tipi yağmur mevsimi, Aralık-Mayıs ayları arasında kuzeydoğu rüzgarlarıyla kurak mevsim yaşanır. |
Coğrafi Konumu | Batı Afrika’da kuzeyden Senegal, güneyden Gine ve batıdan Atlas Okyanusu ile çevrelenmiş küçük bir ülkedir. |
Komşuları | Gine (421 km), Senegal (341 km), Atlas Okyanusu (350 km) |
Dil | Portekizce ve yerel diller |
Din | %45 Müslüman, %5 Hristiyan, %50 Yerel inanışlar ve diğerleri |
Ortalama Yaşam Süresi | 50.2 yıl |
Okuma-Yazma Oranı | %59.9 (2015) |
Millî Gelir | 1.2 milyar dolar (2017 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 794 dolar (2017 IMF) |
Para Birimi | Batı Afrika CFA frangı |
İşsizlik Oranı | %6.5 (2016) |
Yoksulluk Oranı | %67 (2015) |
Enflasyon Oranı | %2.8 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %5 (2017) |
Başlıca Ticaret Ortakları | Hindistan, Çin, Togo, Senegal, Portekiz, İngiltere |
İhracat Ürünleri | Hindistan cevizi, kaju fıstığı, ağaç, dondurulmuş balık, yağlı tohumlar ve meyveler |
İthalat Ürünleri | Petrol yağları, pirinç, gıda müstahzarları, çimento, demir, telefon cihazları, tıbbî ilaç, alkollü içecekler, palm yağı, tütün ve tütün mamulleri |
Ülke Tarihi
Bugün Gine Bissau’yu oluşturan toprakların tarihi, köklü tarihe sahip olan komşuları Senegal ve Gine ile ortaktır. Yüzyıllar boyunca başta Mali İmparatorluğu olmak üzere Batı Afrika’da hüküm süren büyük devletlerin hakimiyeti altında kalan bu bölge, 16. yüzyıldan itibaren Portekiz’in sömürgeci uygulamalarına maruz kalmış ve işgal edilmiştir. Portekiz, Güney Amerika’daki sömürgelerinde çalıştırmak üzere köle ihtiyacının önemli bir bölümünü Batı Afrika bölgesinden karşılamış, bu kapsamda Gine Bissau toprakları da köle taşımacılığının kurbanlarından olmuştur.
Takip eden yüzyıllarda İngiltere, Fransa ve Hollanda’nın da bölgeye olan ilgisi artmış, sömürgeci güçler arasında bu toprakları paylaşma noktasında bir çıkar çatışması baş göstermiştir. 19. Yüzyılda iyice su yüzüne çıkan bu mücadelede Gine Bissau bölgesinin hakimiyeti Portekiz’e kalmış, İngiltere 1870 yılında bölgeden tamamen çekilmiştir. Bölge1879’da Portekiz Ginesi olarak isimlendirilerek, merkezi Bissau olan bir vilayet haline getirilmiş ve direkt olarak Lizbon’a bağlanmıştır. 1886’da Fransızlarla imzalanan antlaşmanın ardından Portekiz hakimiyet alanını genişletmek için iç kesimlere yönelmiştir. Bu süreçte yerel halkın direnişi ile karşılaşılmışsa da Portekiz hakimiyeti devam etmiştir.Gine Bissau 1930 tarihine kadar Portekiz’in bir vilayeti olarak kaldıktan sonra bu tarihte müstakil bir sömürge bölgesi statüsüne getirilmiş, fakat 1951 yılında yeniden eski statüsüne döndürülmüştür.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, özellikle 1956’da AmilcarCabral yönetimindeki PartidoAfricano da Independência da Guiné-Bissau eCabo Verde (PAIGC) adlı yapı önderliğinde, diğer Afrika sömürgelerinde olduğu gibi Gine Bissau’da da bağımsızlık hareketleri başlamış, 1962 yılında silahlı mücadeleye dönüşmüştür.Cabral yönetimindeki PAIGC ülkedeki etkinliğini giderek artırmış, fakat Cabral’ın Ocak 1973’te bir suikaste kurban gitmesi bağımsızlık sürecini geciktirmiştir. Nihayet 24 Eylül 1973 tarihinde Gine Bissau ismi ile bağımsızlık ilanı gerçekleşmiş, 10 Eylül 1974’te Portekiz’le imzalanan antlaşma ile ülkenin bağımsızlığı tanınmıştır.
AmilcarCabral’ın öldürülmesi sebebiyle, bağımsızlığın ilanından sonra devlet yönetiminin başına, Amilcar’ın üvey kardeğişLuisCabral getirilmiştir. Bu süreçte devlet Sovyetler Birliği’ne yakın bir politika izlemiştir. Ülkede1984 yılında anayasa değişikliği gerçekleştirilmiş, 1990 yılında da çok partili hayata geçilmiştir.
LuisCabralKasım 1980’de gerçekleştirilen darbe ile görevden alınırken, onun yerine başa getirilen JoaoBernardoVieira, 1999 yılına kadar ülkeyi yönetmiştir. Vieira dönemi 1999 yılında yine bir darbe ile neticelenmiş, kısa süreli yönetimlerin ardından Vieira 2005 yılında yapılan seçimleri kazanarak bir kez daha başa geçmiş, fakat 2009 yılında dönemin Genel Kurmay BaşkanıGeneral Batista TagmeNaWaie’nınsuikastine karıştığını düşünen askerler tarafından öldürülmüştür. 2012 yılında bir kez daha askerî darbenin gerçekleştiği ülkede, son olarak 2014 yılında yapılan seçimleri kazanan JoseMario Vaz halen görevine devam etmektedir.
Siyasî Yapı
Gine Bissau’nun bağımsız bir devlet olarak yarım yüzyılı bulmayan kısa tarihi, darbeler, suikastler ve siyasî krizlerle doludur. Dolayısıyla ülkenin siyasî yapısı hayli kaotik ve problemli bir yapı arz eder. Halihazırda 2018 yılına kadar devam eden bu sürecin, ülkenin her anlamda gelişmesi ve kalkınmasının önündeki en büyük problem olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
1984 yılında yapılan anayasa değişikliğinden bu yana başkanlık sistemi ile yönetilen ülkede cumhurbaşkanı devletin, başbakan ise hükümetin başı olarak tanımlanmıştır. Ancak 1991 yılına kadar tek parti yönetimi devam etmiştir. 102 üyeli ulusal meclis ise dört yılda bir yapılan seçimlerle halk tarafından görevlendirilmektedir. Ülkede bir sonraki genel seçimlerin 2018 yılı Kasım ayında, devlet başkanlığı seçimlerinin ise 2019 yılında yapılması planlanmaktadır.
Ülke idarî olarak sekiz bölge ve özerk pozisyondaki başkent Bissau ile birlikte dokuz bölgeye ayrılmıştır. Sekiz idarî bölge ise Leste/Doğu (Bafatá veGabú bölgesini içerir), Norte/Kuzey (Biombo, Cacheu veOio bölgelerini içerir) ve Sul/Güney (Bolama, Quinara veTombali bölgelerini içerir) olmak üzere üç ile ayrılmıştır.
Ekonomik Durum
Gerek yüzölçümü gerek nüfus bakımından Afrika’nın en küçük devletlerinden biri olan Gine Bissau, ekonomik açıdan da son derece yoksul bir ülkedir. Nüfusun üçte ikisi yoksulluk sınırının altında yaşarken, kişi başı millî gelir de 1.000 doların altındadır. Son yıllarda ekonomide olumlu bir seyir gözlense de, Gine Bissau halihazırda dünyanın en yoksul ülkelerinden biri konumundadır. Bu tablonun oluşmasında ülkenin siyasî istikrarı yakalayamamış olmasının payı büyüktür.
Ülkede ekonomi çok büyük oranda tarıma dayalı olup, milli gelirin %44’ü tarımdan, %43’ü hizmet sektöründen, %13’ü de sanayiden karşılanmaktadır. Tarım sektörü istihdamın %82’sini de tek başına karşılamaktadır. 350 km’lik okyanus kıyısı balıkçılık açısından ciddi bir potansiyel barındırsa da, 300 bin ton olan yıllık balık üretim potansiyelinin ancak onda biri çıkartılabilmektedir. Balıkçılık sektöründe günümüz imkanlarının kullanılması ülke ekonomisinin canlanması açısından hayati önem arz etmektedir. Hayvancılık ise daha ziyade iç kesimlerde ve Müslüman nüfus tarafından sürdürülmektedir.
Ülkenin dış ticaret hacmi yıllık 1 milyar doları bulmayan sınırlı bir büyüklüğe sahiptir. İthalat 2016 yılında 241, 2017 yılında 221 milyon dolar olarak; ihracat ise 2016 yılında 281, 2017 yılında ise 268 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece 2017 yılında dış ticaret hacmi 489 milyon dolarda kalmıştır. Başlıca ihracat ürünleri Hindistan cevizi, kaju fıstığı ve dondurulmuş balıktır. İthalatta ise petrol yağları başı çekmektedir. Senegal ve Portekiz ithalatın yarısından fazlasını karşılarken, ihracatta bu pozisyonu tek başına Hindistan almaktadır.
Ülkede mevcut bulunan boksit ve fosfat gibi yeraltı kaynaklarının, yüzlerce kilometrelik kıyı şeridinin ve %40’a varan geniş orman varlığının verimli kullanılabilmesi durumunda Gine Bissau’nun kronik yoksulluk sorununun kademeli olarak çözüme kavuşturulması mümkündür. Son yıllarda yakalanan ortalama %5’lik büyüme hızı da bu bakımdan umut vericidir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Gine Bissau arasındaki ilişkiler genel olarak olumlu yönde seyretmekle birlikte, ideal seviyenin gerisindedir. Buna karşın son yıllarda üst düzey ziyaretlerle iki ülke arasındaki yakınlaşmada belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Halihazırda iki ülkenin de birbirlerinde büyükelçilikleri bulunmayıp, Türkiye’nin Dakar Büyükelçiliği Gine Bissau’ya akreditedir. Ayrıca Türkiye’nin Gine Bissau’nun başkenti Bissau’da, Gine Bissau’nun da Ankara ve İstanbul’da fahrî konsoloslukları bulunmaktadır.
İki ülke arasındaki en yüksek seviyede görüşme, 2011 yılında İstanbul’da düzenlenen BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı kapsamında gerçekleşmiş, konferans sebebiyle İstanbul’a gelen dönemin Gine Bissau Cumhurbaşkanı Malam BacaiSanhá, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Ayrıca 2016 yılı Ekim ayında dönemin Gine-Bissau Başbakanı BaciroDja, “Türk-Afrika Ticaret Konsorsiyumu”nun davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmiştir. Bunun dışında özellikle bakanlıklar düzeyindeki ziyaret ve görüşmeler de aktif olarak devam etmektedir.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi, Gine Bissau’nun ekonomik büyüklüğüne de paralel olarak sembolik düzeylerdedir. Buna karşın yine de ticaret hacmindeki oransal artış düzenli bir seyir takip etmektedir. 2010’lara kadar 1 milyon doların altındaki yıllık ticaret hacmi son yıllarda 5 milyon dolar bandının üstüne çıkmıştır. Türk iş adamlarının özellikle Senegal pazarı üzerinden Gine Bissau’ya olan ilgilerinin arttığı bilinmektedir.
Türkiye yoksulluk sorunu ile boğuşan Gine Bissau’ya, Türk kamu kuruluşları ve STK’lar kanalıyla kayda değer yardımlarda bulunmaktadır. Söz konusu yardımlar özellikle kalkınma üst başlığında devam etmektedir. Ayrıca Türkiye Bursları kapsamında bugüne kadar 100’den fazla öğrenci eğitim almak üzere ülkemize gelmiştir.
Müslümanların Durumu
İslamiyet’le ilk olarak 11. yüzyılda tanışan bölgede, Müslümanları tarihsel süreç içerisindeki seyri Senegal ile ortaklık arz etmektedir. Takip eden yüzyıllarda farklı devletlerin hakimiyeti altına giren bölge, 16. yüzyıldan itibaren Portekiz’in sömürge faaliyetlerine maruz kalmıştır. Bu dönemdeki yoğun misyonerlik faaliyetlerine karşın halkın büyük bir bölümü dinî kimliğini korumayı başarmıştır.
Bugün net rakamlar bilinmemekle birlikte ülke nüfusunun takriben yarısının Müslüman olduğu tahmin edilmektedir. Ülkede Afrika kıtasının önde gelen tarikat yapılanmalarından Ticaniyye ve Kadiriyye etkindir.
Ülkenin en önemli problemi olan yoksulluk Müslüman halk için de başlıca sorundur. Ülke Müslümanların eğitim, kültür, ticaret, siyaset gibi alanlardaki etkinliği son derece sınırlıdır.