Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Finlandiya Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Parlamenter demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 6 Aralık 1917 (Rusya’dan) |
Başkent | Helsinki (650.000) |
Yüzölçümü | 338.145 km2 |
Nüfusu | 5,5 milyon (2019) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %90 Fin, %5 İsveçli, %1,5 Rus, %3,5 diğer |
İklimi | Kuzey bölgelerde sert ve soğuk bir iklim hâkim olmakla birlikte, ülkede bulunan 60.000’in üzerindeki göl nedeniyle iklim nispeten ılımandır. |
Coğrafi Konumu | Kuzey Avrupa’da yer alan Finlandiya, doğudan Rusya, batıdan İsveç ve Baltık Denizi, kuzeyden Norveç ile çevrilidir. |
Komşuları | Rusya (1.309 km), Norveç (709 km), İsveç (545 km), kıyı şeridi (1.250 km) |
Dil | Fince (resmî), İsveççe, Rusça |
Din | %71 Hristiyan, %26 ateist ya da inancını belirtmeyen, %3 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 81,1 yıl (2018) |
Okuma-Yazma Oranı | %99 (2018) |
Para Birimi | Avro |
Millî Gelir | 276,572 milyar dolar (2018 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 49.845 dolar (2018 IMF) |
İşsizlik Oranı | %8,5 (2017) |
Enflasyon Oranı | %0,8 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %2,4 (2018) |
Yoksulluk Oranı | >%1 |
İhracat Ürünleri | Petrol yağları, kâğıt, otomobil, odun hamuru, demir-çelik ürünler, ağaç, tıbbi ilaç, elektrik transformatörleri, telefon cihazları. |
İthalat Ürünleri | Ham petrol, otomobil, petrol yağları, kara taşıtları için yedek parça, bilgisayar, telefon cihazları, tıbbi ilaç, elektrik enerjisi. |
Başlıca Ticaret Ortakları | Almanya, İsveç, ABD, Hollanda, Çin, Rusya, İngiltere, Danimarka. |
Ülke Tarihi
Finlandiya topraklarında yapılan arkeolojik araştırmalar, bu bölgede 120.000-130.000 yıl öncesine ait insan izlerine rastlanıldığını ortaya koymaktadır. Bilinen ilk yerleşimler MÖ 9.000 yılda başlatılmakta ve bu döneme ait izler başta Rusya olmak üzere bölge coğrafyası ile benzerlik göstermektedir. MÖ 2.000’den itibaren Baltık ve İskandinav coğrafyası ile ilişkiler geliştirilmeye başlanmıştır.
12 ve 13. yüzyıllarda gerçekleştirilen Haçlı Seferleri ile bölge halkı Hristiyanlaştırılmıştır. Finlandiya, 1155’te İsveç Krallığı’nın bir parçası hâline gelmiş ve Katolik Kilisesi’nin kontrolüne girmiş ancak bu inanç, uzun yüzyıllar boyunca siyasi ve kültürel açıdan rağbet görmemiştir. Fin halkı 16. yüzyılda Lutheryenizme geçiş yapmıştır.
18. yüzyılın ilk yarısında Rusya ile İsveç arasında yaşanan uzun süreli savaşlarda Finlandiya iki devlet arasındaki bölgede kalmış ve bu süreçte iki kez Rusya tarafından işgal edilmiştir. Savaşlar Fin halkını ve coğrafyasını derinden etkilemiş; on binlerce insan açlık, kıtlık, salgın hastalık ve çatışmalar nedeniyle bu süreçte hayatını kaybetmiştir. Yüzyıl ortalarından itibaren bağımsızlık düşünceleri dillendirilmeye başlanmış fakat güçlü bir karşılık bulamamıştır. 1808-1809 yılları arasında Rusya ile İsveç arasında yaşanan Finlandiya Savaşı neticesinde İsveç’in yaklaşık 650 yıllık hâkimiyeti sona ermiş ve 1917 yılına kadar sürecek olan Rus hâkimiyeti başlamıştır. Bu dönemde Finlandiya Büyük Dükalığı, Çarlık Rusya’ya bağlı bir özerk yönetim olarak varlığını sürdürmüş; Fincenin etkinliği artmaya ve yüzyıl ortalarından itibaren milliyetçi fikirler yaygınlaşmaya başlamıştır. 1860’lı yıllarda yaşanan Avrupa tarihinin en büyük kıtlıklarından biri olan kıtlık sürecinde nüfusun yaklaşık beşte biri hayatını kaybetmiş, bu tarihten itibaren yapılan yatırımlarla ekonomi toparlanmaya başlamıştır.
1. Dünya Savaşı sürerken Rusya’da gerçekleştirilen Bolşevik Devrimi ile Çarlık Rusya dönemi sona ermiş ve böylece Finlandiya’da bir yönetim boşluğu ortaya çıkmıştır. Ülkede bir yandan iktidar mücadeleleri yaşanırken bir yandan da 6 Aralık 1917 tarihinde bağımsızlık ilan edilmiştir. Bağımsızlığın ilanından sonra da ülkedeki iç karışıklıklar devam etmiş ve bu kaos ortamı kısa süre içinde bir iç savaşa dönüşmüştür. Ocak 1918’de başlayıp Mayıs ayına kadar devam eden iç savaşta ve sonrasında gerçekleştirilen infazlarda on binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Savaştan Almanya’nın desteklediği Beyazlar galip ayrılmış, bir yıldan az süren Alman İmparatorluğu’na bağlı krallık tecrübesinin ardından, Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılmasıyla birlikte cumhuriyet rejimine geçilmiştir.
2. Dünya Savaşı başlarında Kış Savaşı’nda Finler Rus işgaline karşı savaşmış, savaşta çoğu Rusya tarafından 150.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Finlandiya, savaşın ilerleyen yıllarında (1941-1944’te) tekrar Sovyetler Birliği’ne ve 1945’te de Almanya’ya karşı mücadele etmek zorunda kalmış, savaş sonunda topraklarının yaklaşık %10’unu ve 100.000 insanını kaybetmiştir.
Finlandiya, savaş sonrası süreçte bir taraftan Sovyetler Birliği ile dengeli ve güçlü bir ilişki yürütürken bir taraftan da serbest piyasa ekonomisini işletmiştir. 1970’li ve 1980’li yıllarda sosyal ve ekonomik açıdan önemli mesafe kat eden Finlandiya, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya kalmışsa da 1990’lı yılların ortalarından itibaren yeniden güçlü bir kalkınma sürecine girmiş ve istikrarlı bir yapıya kavuşmuştur. 1995 yılında Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Finlandiya, 1999 yılında da avro bölgesine dâhil olmuştur.
Siyasi Yapı
Bağımsızlığını 1917 yılında kazanan Finlandiya, parlamenter sistemle yönetilen bir cumhuriyettir. Devlet yönetiminin başında bulunan cumhurbaşkanı altı yılda bir gerçekleştirilen seçimle halk tarafından belirlenmektedir. 2012 seçimlerinde aldığı %62’lik oyla cumhurbaşkanı seçilen Sauli Niinistö, Ocak 2018’deki son seçimlerde de aynı oy oranını almayı başarmış ve ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bir sonraki seçimlerin 2024 yılında yapılması planlanmaktadır.
Yasama organı 200 sandalyeli parlamentodur. Parlamento seçimlerinde en yüksek oyu alan partinin genel başkanı, yürütme organı olan hükümeti kurmak üzere cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilmektedir. Nisan 2019’da gerçekleştirilen son seçimlerde ilk üç parti %17 oranında oy almış ve seçimi birkaç bin oy farkla Sosyal Demokrat Parti önde tamamlamıştır. Seçim sonrasında kurulan koalisyon hükümeti haziran ayında göreve başlamış olup başbakanlık görevi de Sosyal Demokrat Parti lideri Antti Rinne’ye verilmiştir.
Ekonomik Durum
Finlandiya serbest piyasa ekonomisine, yüksek refah düzeyine, düşük işsizlik ve yoksulluk oranlarına sahip bir ülkedir. Ülke büyük oranda sanayileşmesini tamamlamıştır. 50.000 doları bulan kişi başı ortalama geliriyle dünya sıralamasında ilk 15 ülke arasında yer almaktadır. Ülke sağlam ekonomisi sebebiyle 2000’li yılların sonlarındaki küresel krizden minimum hasarla çıkmayı başarmış ve takip eden yıllarda yüksek büyüme oranları yakalamıştır. Finlandiya insani gelişmişlik, ekonomik serbestlik, küresel rekabet ve iş yapma kolaylığı gibi farklı kategorilerde dünya sıralamasında ilk 20’de yer almaktadır.
İhracat ülke ekonomisi açısından hayati öneme sahiptir. Nüfusun düşük olması sebebiyle dış pazarlara açılım daha da önemli hâle gelmiştir. Bu durum küresel kriz yıllarında ülke ekonomisi açısından tehdit oluşturmuştur. Öte yandan nüfusun giderek yaşlanması, iş gücü maliyetlerinin yüksek oluşu gibi faktörler önümüzdeki yıllarda çözülmeyi bekleyen risk alanlarını oluşturmaktadır.
Ülke ekonomisi büyük oranda hizmet sektörüne dayanmaktadır. Sektör, iş gücünün dörtte üçünü ve millî gelirin yaklaşık %70’ini karşılamaktadır. Özellikle yüksek teknoloji ve finans sahaları oldukça gelişmiştir. Sanayi sektörü de 2. Dünya Savaşı sonrası süreçte gelişmeye başlamış ve uzun yıllar ülke ekonomisinin taşıyıcı gücü olmuştur. Sanayi, hâlihazırda millî gelirin yaklaşık %30’unu karşılamaktadır. Bu alanda öne çıkan sahalar kâğıt, metal, elektronik, makine, gemi, tekstil, gıda ve kimyadır. Tarımsal faaliyetler iklim ve coğrafyanın da etkisiyle sınırlı düzeyde gerçekleştirilmektedir. Yetiştirilen başlıca ürünler; arpa, buğday, patates ve şeker pancarıdır. Ormancılık ve balıkçılık faaliyetleri oldukça yaygındır. Ülke, orman varlığı açısından dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Orman ürünleri, odun, odun kömürü ve kâğıt üretimi ülke ekonomisi açısından önem taşımaktadır.
Finlandiya, dış ticarette nüfusuna kıyasla önemli bir potansiyele sahiptir. Toplam hacim 2018 yılında 76 milyar doları ihracat, 78 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 154 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Finlandiya’nın dış ticaretteki en önemli pazarı AB ülkeleridir. AB ülkeleri toplam dış ticaret hacminin yaklaşık %60’ını karşılamaktadır. En önemli ticaret ortakları Almanya, İsveç, Hollanda, Çin, Rusya, ABD, İngiltere ve Danimarka’dır.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Finlandiya arasındaki ilişkiler Finlandiya’nın 1917’deki bağımsızlığını takiben Osmanlı Devleti’nin son yıllarında başlamış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından 1924 yılında imzalanan dostluk anlaşması ile tesis edilmiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler günümüze kadar genel itibarıyla barış ve dostluk temelinde sürdürülmüştür. Karşılıklı faaliyette olan büyükelçiliklerin yanı sıra Finlandiya’nın İstanbul, Antalya, İzmir ve Alanya’da birer fahri konsolosluğu bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki üst düzey ziyaretlerde 2000’li yıllardan itibaren artış yaşanmıştır. Türkiye tarafından 2008’de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2010 ve 2013’te başbakan sıfatıyla R. Tayyip Erdoğan ve 2016 yılında yine başbakan sıfatıyla Ahmet Davutoğlu resmî ziyaret gerçekleştirirken, Finlandiya tarafından Matti Vanhanen 2009, Jyrki Katainen 2012 ve Juha Sipila 2016’da başbakan sıfatıyla, Tarja Halonen ise 2011’de cumhurbaşkanı sıfatıyla birer ziyarette bulunmuştur.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, siyasi ilişkilerdeki canlanmaya rağmen dengeli ancak durağan bir seyir takip etmektedir. 2005 yılından bu yana karşılıklı ticaret hacmi ufak artış ve azalmalarla 1 ila 1,5 milyar dolar arasında değişmiştir. 2018 yılında ticaret hacmi, 338 milyon doları Türkiye’den Finlandiya’ya ihracat, 984 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 1,32 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Finlandiya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; otomobil, kara taşıtları için yedek parça ve aksesuar, seramik, TV alıcıları, demir-çelik ürünler, motor, tekstil ürünleri, izole edilmiş kablo ve teller, bisiklet ve elektrik transformatörleridir. Finlandiya’dan ithal edilen başlıca ürünlerse; odun hamuru, kâğıt, demir-çelik ürünler, etilen polimerler ve elektrik transformatörleridir.
Türkiye ile Finlandiya arasındaki kültürel ve toplumsal ilişkiler güçlendirilmeye muhtaçtır. Farklı kültür, coğrafya ve inanç değerlerine sahip iki toplum arasındaki söz konusu ilişkiler son yıllarda özellikle Finlandiya vatandaşlarının turizm alanında ülkemize yönelik artan ilgisi üzerinden sürmektedir. Öte yandan Finlandiya’da yaşayan yaklaşık 15.000 Türk kökenli soydaşımızın bulunması da bu açıdan önem taşımaktadır.
Müslümanların Durumu
20. yüzyılın ortalarına kadar nüfusunun tamamına yakını Hristiyan olan Finlandiya’da, son çeyrek yüzyılda dinsizlik büyük bir artış göstermiştir. Günümüzde ülke nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ateist olduğu tahmin edilmekle birlikte, Hristiyanlık hâlen Finlandiya toplumunun dinî ve kültürel hayatına rengini veren ana etken olmayı sürdürmektedir.
Finlandiya’nın İslamiyet’le ilk temasının 19. yüzyılın ikinci yarısında kurulduğu ve bu tarihte Tataristan’ın başkenti Kazan’dan ticaret amacıyla bölgeye gelen Tatarların Finlandiya’daki ilk Müslümanlar olduğu tahmin edilmektedir. Öte yandan o tarihte Rusya hâkimiyeti altında olan Finlandiya’ya gönderilen Müslüman asker ve memurların da zamanla ülkenin çeşitli bölgelerine yayıldıkları tahmin edilmektedir. Finlandiya’daki ilk Müslüman mezarlığı Helsinki’de 1870’te açılmıştır. Ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ardından 1922 yılında Müslümanlar dinî azınlık olarak resmen tanınmış ve ülkedeki Müslüman Tatarlar 1925 yılında Finlandiya İslam Cemaati’ni tesis etmişlerdir.
Günümüzde Finlandiya’daki Müslümanların sayısının 100.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir ki, bu sayı ülke nüfusunun yaklaşık %2’sine tekabül etmektedir. Ülkedeki Müslümanların önemli bir kısmını İslam coğrafyasındaki savaş, iç savaş ve işgal bölgelerinden gelenler oluşturmaktadır. Bunlar arasında Irak, Afganistan, Somali ve Suriyeliler önemli yer tutmaktadır. Ayrıca Finlandiya’da yaşayan Türklerin sayısı da yaklaşık 15.000 civarındadır.