Temel Göstergeler
Resmi AdıEstonya Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiParlamenter demokrasi
Bağımsızlık Tarihi20 Ağustos 1991 (SSCB’nin dağılmasıyla)
BaşkentTallin (430.000)
Yüzölçümü45.227 km2
Nüfusu1,3 milyon (2019)
Nüfusun Etnik Dağılımı%70 Eston, %25 Rus, %1,5 Ukraynalı, %1 Belaruslu, %0,5 Fin, %2 diğer
İklimiDeniz ve karasal iklim arasında geçiş bölgesinde yer alan Estonya’da yazlar serin, kışlar ılımandır.
Coğrafi KonumuKuzeydoğu Avrupa’da yer alan Estonya’nın doğusunda Rusya, batısında ve kuzeyinde Baltık Denizi, güneyinde ise Letonya yer almaktadır.
KomşularıLetonya (333 km), Rusya (324 km), kıyı şeridi (3.794 km)
DilEstonca (resmî), Rusça, Fince
Din%54 dinsiz, %27 Hristiyan, %16,5 inancını açıklamayan, %2,5 diğer
Ortalama Yaşam Süresi77 yıl (2018)
Okuma-Yazma Oranı%99,8 (2015)
Para BirimiAvro
Millî Gelir31,026 milyar dolar (2018 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir22.990 dolar (2018 IMF)
İşsizlik Oranı%5,8 (2017)
Enflasyon Oranı%3,7 (2017)
Reel Büyüme Hızı%3,9 (2018)
Yoksulluk Oranı%21,1 (2016)
İhracat ÜrünleriTelefon cihazları, petrol yağları, prefabrik yapılar, binek otomobiller, ağaç ve ağaç ürünleri, mobilya, elektrik transformatörleri.
İthalat ÜrünleriPetrol yağları, binek otomobiller ve motorlu taşıtlar, telefon cihazları, yolcu gemileri, elektronik entegre devreler, nakliye araçları, ağaç, tıbbi ilaç.
Başlıca Ticaret OrtaklarıFinlandiya, İsveç, Almanya, Letonya, Rusya, Litvanya, Polonya, Hollanda, Çin.

Ülke Tarihi

Estonya topraklarındaki bilinen ilk insan yerleşimleri MÖ 13.000 ila 11.000’li yıllara tarihlendirilmektedir. Bölgede MÖ 5.000’li yıllardan itibaren Kunda ve Narva kültürlerinin izlerine rastlanmaktadır. Bölge, MÖ ilk bin yılda başlayan Germen ve İskandinav göçlerinin ardından 4-12. yüzyıllar arası Viking hâkimiyeti altında geçmiştir. 11. yüzyıldan itibaren Estonyalı Vikingler İsveç’le karşı karşıya gelmiş ve İsveç Kralı Ingvar’ı öldürmüşlerdir. 13. yüzyıla kadar pagan kültürüne mensup olan Estonya coğrafyası, Katolik Kilisesi öncülüğünde Livonyalı Kılıç Kardeşleri’nin 1208’de başlattığı Haçlı Seferleri ile zorla Hristiyanlaştırılma sürecine girmiş ve uzun yıllar devam eden savaş, işgal ve zulümlerin ardından 1227 yılında teslim olmuştur. Haçlı Seferleri’nin ardından ülkenin kuzeyi Danimarka tarafından dükalık olarak kontrol altına alınırken, güney kesimler ve bugünkü Letonya topraklarında ise beş küçük devletçikten oluşan Livonya Konfederasyonu (Terra Mariana) kurulmuştur.

1558’de Rusya’nın, Livonya Konfederasyonu’na bağlı Estonya ve Letonya’ya saldırması üzerine Danimarka, İsveç, Lehistan ve Litvanya, Rusya’ya karşı birleşmiş ve 1582’ye kadar devam eden Livonya Savaşı’nın ardından Rusya mağlubiyeti kabul etmiştir. Savaş sonrasında Livonya Konfederasyonu dağılmış, 1561 yılında, savaş devam ederken Kuzey Estonya’da kurulan Estonya Düklüğü, İsveç’e bağlı bir bölge olarak 1721 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Ülkenin güneyinde de Danimarka kontrolünde Livonya Düklüğü kurulmuştur. 1600 yılında başlayan ve aralıklarla 1629 yılına kadar devam eden Polonya-İsveç Savaşı sonucunda bölgenin hâkimiyeti İsveç’in eline geçmiştir. Uzun süren bu savaşlar sebebiyle Estonya o dönemde 250.000 civarında olan nüfusunun yaklaşık yarısını kaybetmiştir. Yüzyıl sonunda yaşanan büyük kıtlıkta da 50.000’den fazla insanın yaşamını kaybettiği tahmin edilmektedir.

1700 yılında başlayan Büyük Kuzey Savaşları’yla birlikte Çarlık Rusya’nın hâkimiyeti altına giren Estonya’da, 1850’lerden itibaren ulusal hareketler baş göstermiş ve bağımsızlık düşüncesi şekillenmeye başlamıştır. Yüzyılın sonlarına doğru bu düşüncenin giderek belirginleşmesi üzerine Çarlık yönetimi Ruslaştırma politikalarıyla bu hareketleri bastırma yoluna gitmiş, yüzlerce kişi idam edilirken binlerce kişi de Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir.

Estonya’nın bağımsızlık mücadelesi 1917’deki Bolşevik Devrimi’nin ardından Çarlık Rusya’nın dağılmasıyla başarıya ulaşmış ve Estonya, 23 Şubat 1918’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığın ardından önce Alman orduları Estonya’ya girmiş, Almanların çekilmesinden sonra bu kez de Sovyetlerin bölgeye yönelmesi ile bir yıldan fazla sürecek olan Estonya Bağımsızlık Savaşı gerçekleşmiştir. 2 Şubat 1920’de imzalanan Tartu Barış Anlaşması ile Ruslar Estonya’nın bağımsızlığını kabul etmiş ve bu süreç İkinci Dünya Savaşı’na kadar devam etmiştir. 1940 yılında Sovyetler Birliği, bir yıl sonra da Almanya tarafından işgal edilen Estonya, 1944’te bir kez daha Sovyet Rusya’nın hâkimiyeti altına girmiştir. Savaş boyunca 90.000 civarında Estonyalı hayatını kaybetmiştir.

Soğuk Savaş yılları boyunca Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak kalan Estonya, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte 20 Ağustos 1991’de bir kez daha bağımsızlığını ilan etmiş, Rus askerî kuvvetleri 1994 yılında ülkeyi tamamen terk etmiştir.

Siyasi Yapı

İkinci Dünya Savaşı devam ederken, 1940 yılında Sovyetler Birliği’nin hâkimiyeti altına giren Estonya, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazanmıştır. Parlamenter demokrasi ile yönetilen ülkede devlet yönetiminin başında devlet başkanı bulunmaktadır. Devlet başkanı parlamento tarafından beş yıllığına seçilerek göreve gelmekte ve iki dönem görev yapabilmektedir. 2016 yılı Ekim ayında seçilen Kersti Karjulaid, hâlihazırda Estonya Cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürmektedir.

Yürütme organı, devlet başkanının görevlendirmesi ile başbakan tarafından oluşturulan ve parlamento tarafından onaylanan hükümettir. Yasama organı 101 sandalyeli parlamentodur. Milletvekilleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Son seçimler 2019 yılı Mart ayında gerçekleştirilmiş, aldığı %27,7 oy ve kazandığı 34 sandalye ile Reform Partisi seçimden birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak koalisyon hükümeti seçimi %24,8’lik oy oranı ve kazandığı 26 sandalye ile ikinci sırada bitiren Merkez Parti’nin liderliğinde kurulmuştur. Ülkede başbakanlık görevini Kasım 2016’dan bu yana Jüri Ratas sürdürmektedir. Bir sonraki seçimlerin 2023 yılında yapılması planlanmaktadır.

Bağımsızlığını ikinci kez kazanmasının ardından 1991 yılında Birleşmiş Milletler’e üye olan Estonya, aynı yıl Letonya ve Litvanya ile birlikte Baltık Konseyi’ni kurmuştur. Baltık bölgesi ve İskandinav ülkeleri ile güçlü ilişkileri olan Estonya, 1992 yılında Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Letonya, Litvanya, İzlanda ve Estonya’nın katılımıyla kurulan İskandinav-Baltık Sekiz’in de (Nordic-Baltic Eight-NB8) üye ülkelerden biridir. 2004 yılında Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya üye olan Estonya, 2007’de Shengen bölgesine ve 2011’de de avro bölgesine dâhil olmuştur.

Ekonomik Durum

Estonya, serbest pazar ekonomisini benimsemiş, orta gelir düzeyine sahip bir ülkedir. Sağlam mali politikaları, dışa açık yapısı, düşük seyreden işsizlik ve enflasyon oranları, düşük kamu borcu ve yabancı sermayeye yönelik cazip yatırım ortamı gibi olumlu özellikleriyle önemli bir potansiyele sahiptir. Bununla birlikte iş gücü eksiği, gelir dağılımı eşitsizliği ve görece küçük iç piyasası, ülke ekonomisinin önümüzdeki yıllarda çözüm üretmesi gereken başlıca hususlardır.

Son yıllarda emek yoğun sektörlerden teknoloji yoğun sektörlere yönelen Estonya ekonomisinde, elektronik, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon başta olmak üzere hizmet sektörü büyük önem taşımaktadır. Hizmet sektörü iş gücünün dörtte üçünü, millî gelirinse yaklaşık %70’ini karşılamaktadır. Millî gelirdeki payı %30 civarında olan sanayi sektöründe öne çıkan sahalarsa tekstil, gıda, odun ve odun ürünleridir. Tarımsal faaliyet ise son derece sınırlı olup yetiştirilen başlıca ürünler patates, tahıl ve sebze çeşitleridir. Ayrıca balıkçılık ve hayvancılık da yapılmaktadır.

Estonya’nın dış ticaret hacmi son yıllarda 30 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmektedir. Son olarak 2018 yılında dış ticaret hacmi 17 milyar doları ihracat, 19 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 36 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Estonya’nın dış ticaretteki en önemli partnerleri de avro bölgesi ülkeleri ile komşularıdır. Bu noktada öne çıkan ülkeler; Finlandiya, İsveç, Almanya, Letonya, Rusya, Litvanya, Polonya, Hollanda ve Çin’dir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Estonya arasındaki ilişkiler genel itibarıyla olumlu yönde güçlenerek devam etmektedir. İki ülke arasındaki ilişkiler ilk olarak 1924 yılında tesis edilmiş, SSCB’nin dağılmasının ardından Estonya’nın yeniden bağımsızlığına kavuşmasıyla ilişkiler, imzalanan ortak bir bildiri ile yeniden başlatılmıştır. Karşılıklı büyükelçilikler dışında Estonya’nın İstanbul, Bursa, Trabzon, İzmir ve Antalya’da fahri konsoloslukları bulunmaktadır. İki ülke arasındaki son üst düzey ziyaretleri 2014 yılında Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ve 2017 yılındaki AB dönem başkanlığı sürecinde Başbakan Jüri Ratas gerçekleştirmiştir. Türkiye ve Estonya arasındaki diplomatik ilişkiler uluslararası platformlarda yakın iş birliği yaklaşımıyla sürdürülmektedir.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda durağan bir seyir takip etmektedir. Karşılıklı ticaret hacmi 2008 yılında ulaşılan 501 milyon dolar seviyesini takip eden yıllarda aşamamıştır. 2018 yılındaki ticaret hacmi, 92 milyon doları Türkiye’den Estonya’ya ihracat, 220 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 312 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Estonya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; yolcu gemileri, motorlu taşıtlar, ayakkabı, demir-çelik ürünler, dokunmuş mensucat, pamuk ve binek otomobildir. Estonya’dan ithal edilen başlıca ürünlerse; hurda demir, elektrik transformatörleri, telefon cihazları, mücevherat, canlı büyükbaş hayvan ve ağaçtır.

Ülkeler arasındaki kültürel ilişkilere bakıldığında, öne çıkan en önemli alanın turizm olduğu görülmektedir. Estonya vatandaşlarının yurt dışı seyahatlerinde en çok tercih ettiği ülkenin Türkiye olması bu açıdan dikkate değerdir. 2018 yılında ülkemizi ziyaret eden Estonyalıların sayısı 60.000’in üzerindedir ki bu da nüfusun yaklaşık %5’ine tekabül etmektedir. Tallin ve Tartu üniversitelerinde eğitim veren Türkoloji ve Türk Dili bölümleri, kültürel ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca 93 Harbi’nde (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) esir düşerek Estonya’ya götürülüp daha sonra burada vefat eden Osmanlı askerleri için Rekvere kentinde 2008 yılında bir şehitlik anıtı açılmıştır. Öte yandan yine aynı savaş sonrasında Rusya, bugün Kars sınırları içerisinde kalan Karacaören köyünde Nevis Tonka (Küçük Estonya) adlı bir Estonya köyü kurmuştur. Bu köyde birkaç nesil yaşadıktan sonra ülkelerine dönen Estonyalıların Türkler hakkındaki olumlu kanaat ve deneyimleri de iki ülke toplumu arasındaki ilişkiler açısından bir fırsat teşkil etmektedir.

Müslümanların Durumu

Estonya coğrafyasının Müslümanlarla ilk temasının 12. yüzyılda Arap tüccarlar aracılığıyla gerçekleştiği bilinmektedir. Müslüman gezgin Muhammed el-İdrisi’nin eserinde bölgenin ismi “Astlanda” olarak geçmektedir. Ülkedeki ilk Müslüman yerleşimcilerse 16. yüzyılda Ruslar tarafından bölgeye getirilen Tatarlar olmuştur. 18. yüzyıldan itibaren ülkede bir Müslüman toplumunun varlığı kesin olarak tespit edilmektedir. Ayrıca 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda esir düşen Osmanlı askerlerinden de Estonya’ya getirilenler olmuştur. Bunlara SSCB döneminde Azerbaycan, Özbekistan ve Kazakistan’dan getirilenler de eklenmiştir.

Günümüzde ülkedeki Müslümanların sayısı kesin olarak tespit edilememekle birlikte, bu konuda 1.500’den 10.000’e kadar değişen rakamlar veren farklı araştırmalar bulunmaktadır. Gerçekçi bir tahminle ülkedeki Müslümanların sayısının 5.000’in üzerinde olduğu söylenebilir. Müslüman toplumunu oluşturan başlıca unsurlar; Azeriler, Tatarlar, Çeçenler ve Araplardır. Aynı zamanda Estonya’da 500’den fazla Türk yaşamaktadır. Müslümanların büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine mensup olmakla birlikte, son yıllarda Selefi akımlar da etkinliğini artırmaktadır. Bu noktada Estonca hazırlanmış güvenilir kaynaklara, sağlıklı bir din eğitimine ve güçlü bir sivil toplumun teşekkülüne ihtiyaç duyulmaktadır. Hâlihazırda ülkede Müslümanlara yönelik faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları ise Azeri Kültür Merkezi, Tatar Cemiyeti, İslam Merkezi ve TURAS Merkezi’dir.

Dünyadaki en yüksek dinsiz oranına sahip ülke olan Estonya’da halkın kültürel bilinçaltında, 13. yüzyıldan itibaren Haçlı Seferleri ile başlayan Hristiyanlaştırma döneminde Katolik dünyanın ve Çarlık Rusya döneminde Ortodoks Rus yönetimin halka uyguladığı baskı ve zulümler yer almaktadır. SSCB dönemindeki dinsizleştirme politikaları da Estonya toplumu üzerinde derin izler bırakmıştır. Böylece ülkede din düşüncesine karşı genel bir antipati oluşmuştur. Bununla birlikte bu durum İslamiyet’e olan merak ve ilginin her geçen gün artmasına yönelik bir eğilime de sebep olmuştur. Estonya’da gerek toplum gerekse siyasal mercilerin İslamiyet’e ve Müslümanlara bakışı, Avrupa kıtasındaki genel İslam karşıtı yaklaşıma kıyasla çok daha hoşgörülüdür.

Hâlihazırda ülkede ibadete açık cami bulunmaması, ülke Müslümanlarının en önemli ihtiyaçlarından biridir. 2016 yılında Estonya’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamayla Türkiye’nin bu konuda bir girişimde bulunduğunun anlaşılması, Müslümanlar nezdinde sevinçle karşılanmıştır. Ülkede toplu namaz ibadeti birkaç mescit ve sivil toplum kuruluşlarına ait mekânlarda eda edilmektedir.