Temel Göstergeler
Resmi AdıEritre Devleti
Yönetim BiçimiBaşkanlık tipi cumhuriyet / Tek parti yönetimi
Bağımsızlık Tarihi24 Mayıs 1993 (Etiyopya’dan)
BaşkentAsmara (900.000)
Yüzölçümü117.600 km2
Nüfusu6 milyon (2020)
Nüfusun Etnik Dağılımı55 Tigrinya, %4 Saho, %11 diğerleri
İklimiKıyı şeridinde sıcak ve nemli bir çöl iklimi, iç kesimlerdeki yüksek bölgelerde daha yağışlı ve serin bir iklim hâkimdir.
Coğrafi KonumuDoğu Afrika’da yer alan Eritre, karadan Etiyopya, Sudan ve Cibuti; kıyıdan Kızıldeniz ile çevrilidir.
KomşularıEtiyopya (1.033 km), Sudan (682 km), Cibuti (125 km), kıyı şeridi (2.234 km)
DilArapça, Tigrinya, İngilizce
Din%50 Müslüman, %50 Hristiyan
Ortalama Yaşam Süresi66,2 yıl (2020)
Okuma-Yazma Oranı%76,6 (2018)
Para BirimiNakfa
Millî Gelir2,075 milyar dolar (2019 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir585 dolar (2019 IMF)
İşsizlik Oranı%6,5 (2020)
Enflasyon Oranı%4,4 (2020)
Reel Büyüme Hızı%3,8 (2019)
Yoksulluk Oranı%53 (2008)
İhracat ÜrünleriÇinko, bakır, altın, tekstil ürünleri
İthalat ÜrünleriUn, makarna, şeker pancarı, kauçuk lastik, darı, gemi vinçleri, tarım makineleri, soya yağı, mineral yakıtlar, palm yağı
Başlıca Ticaret OrtaklarıÇin, Güney Kore, Mısır, İtalya, Almanya, Türkiye

Ülke Tarihi

Eritre coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılarda 1 milyon yıldan eski olduğu kabul edilen kafataslarının bulunması, bu coğrafyanın dünyanın en eski yaşam alanlarından biri olduğunu kanıtlamaktadır. Bölgede yerleşik hayata ilişkin en eski kalıntılar ise MÖ 3.500’lü yıllara aittir.

Bölgenin tarihi, Arap Yarımadası’nın güneyi ile Sudan ve Etiyopya coğrafyasının tarihiyle büyük oranda kesişmektedir. Arap Yarımadası’ndan Kızıldeniz’i aşarak bölgeye gelen Arapların daha sonra iç kesimlere ilerleyerek burada yerleştikleri ve 1. yüzyılda Eritre ve Etiyopya’nın kuzeyini kapsayan bölgede Aksum Krallığı’nı kurdukları bilinmektedir.

İslamiyet’le ilk tanışan bölgelerden olan bu coğrafya, ilk Müslüman muhacirlere ev sahipliği yapmış, daha sonra da hızlı bir şekilde Müslümanlaşmıştır. Uzun yüzyıllar boyunca yerli Müslüman yönetimler tarafından kontrol edilen bölge, 16. yüzyıl başlarında Portekiz tarafından işgal edilmiş olsa da Osmanlı Devleti’nin Kızıldeniz’in hâkimiyetini ele geçirmesinin ardından 1525’te bölgedeki Portekiz varlığı sona erdirilmiştir; 1555’te ise Habeş eyaleti kurularak Eritre toprakları büyük oranda bu eyalete bağlanmıştır. Yaklaşık üç asır Osmanlı hâkimiyeti altında kalan bölge, daha sonra İngiltere’nin de desteği ile 1865’te Kavalalı Hanedanı’nın kontrolü altına girmiştir.

1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra önemi giderek artan bölge, küresel aktörlerin mücadele alanına dönüşmüştür. Yüzyılın sonlarına doğru Etiyopya ve civarında hâkimiyet kuran İtalya, Eritre topraklarını da ele geçirmiş ve burayı Roma İmparatorluğu dönemindeki hâkimiyetleri esnasında Kızıldeniz’in adı olan “Mare Erythraeum”a nispetle Eritre (Erytrea) olarak adlandırmıştır. 1896 yılında Etiyopya’nın İtalya ile girdiği savaşı kazanması üzerine İtalyanlar iç bölgelere daha fazla ilerleyememiş ve Eritre bölgesi İtalyan işgalinde bir sınır hüviyeti kazanmıştır.

İtalya İkinci Dünya Savaşı sırasında Eritre’deki varlığından güç alarak Etiyopya’yı işgal etse bile savaşın kaybedilmesi üzerine Eritre bölgesi Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde İngiliz hâkimiyetine bırakılmıştır. İngiltere Eritre’yi 1952 yılında federe devlet statüsüyle Etiyopya’ya bağlamış, ancak Etiyopya 1962 yılında Eritre’nin özerk statüsünü kaldırarak bölgeyi bir eyalete dönüştürmüştür. Bu gelişme üzerine Eritre’de silahlı bağımsızlık mücadelesi başlamış ve bu süreçte Eritre Kurtuluş Cephesi ve Eritre Halk Kurtuluş Cephesi öne çıkmıştır. 1991 yılında Etiyopya’da meydana gelen yönetim değişikliği Eritre’de bağımsızlık sürecinin fiilen başlamasını sağlamış, 24 Mayıs 1993 tarihinde de tam bağımsızlık ilan edilmiştir. Ancak bağımsızlık sonrası süreçte de iki ülke arasındaki sorunlar devam etmiş, özellikle 1998-2000 yılları arasında yaşanan savaşta on binlerce insan yaşamını yitirmiştir. 2000 yılında Cezayir’de imzalanan anlaşma devletler arasında kalıcı bir çözüm ve barış tesis edememiştir. Son olarak 2018 yılı Eylül ayında Suudi Arabistan’da imzalanan barış anlaşması ile devletler uzun yıllardır devam eden sorunların çözüldüğünü deklare etmiştir.

Siyasi Yapı

Eritre yıllarca devam eden çatışmaların ardından 1993 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. O tarihten bu yana ülke tek parti rejimiyle yönetilmektedir. 1997 yılında ülkede çok partili sisteme geçilmesi kararı alınmış ancak bu karar uygulamaya konulmamıştır. Aynı yıl kabul edilen anayasa da yürürlükte değildir.

Ülkenin bağımsızlığını kazandığı tarihten bu yana iktidarda olan Devlet Başkanı Isaias Afwerki, aynı zamanda bakanlar kuruluna da başkanlık etmektedir. Ülkede yasama faaliyetleri Adalet Bakanlığı tarafından yürütülüp başkan tarafından onaylanarak yürürlüğe konulmaktadır. Hâlihazırda ulusal bir meclis olmadığı Eritre’de, ülkedeki tek parti olan PFDJ (People’s Front for Democracy and Justice) üyelerinden oluşan sembolik bir meclis bulunmaktadır.

Ekonomik Durum

Eritre çok kıymetli maden yataklarına sahiptir. Ülkede başta altın olmak üzere gümüş, bakır, sülfür, nikel, bazal ve çinko gibi çok sayıda değerli yer altı kaynağı bulunmaktadır. Ancak bu kaynaklar Çin, Kanada ve Avustralya menşeli 20 kadar yabancı maden şirketi tarafından işletilmektedir ve büyük bir kısmı da ham olarak yurt dışına ihraç edilmektedir. Bu ise ülkenin sahip olduğu zenginliklerin halkın refahı için kullanılamaması anlamına gelmektedir. Uzun yıllardır devam eden siyasi sorunlar da ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. İşsizlik ve enflasyon rakamlarının yüksek seyrettiği Eritre’de döviz darboğazı sebebiyle döviz kuru devlet tarafından belirlendiğinden özel sektör de gelişememektedir. Bu olumsuz koşullar, kesin rakamlar bilinmemekle birlikte ülkede yoksulluk oranının %50’lere ulaşmasına neden olmuştur. Kişi başı ortalama yıllık gelir 1.000 doların altındadır. Kronik kuraklık, kısıtlı yatırım imkânları, finans kaynaklarının yetersizliği, nitelikli iş gücü eksiği, ekonomik alanda öne çıkan temel sorunlardır.

Ülkede en önemli geçim kaynağı tarımdır. Halkın %80’i tarım ve hayvancılıkla uğraşırken, başlıca tarım ürünleri sorgum, keten, muz, mercimek, pamuk, meyve-sebze, sisal, tütün ve kahvedir. Buna karşın tarımın toplam gelir içindeki payı %10-15 aralığında seyretmekte, tarım üretimi halkın ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır; bu nedenle de gıda ürünleri ithalatına ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yanı sıra kümes hayvanı ve yumurta ticareti ve balıkçılık da önemli geçim kaynakları arasında yer almaktadır.

Eritre’nin ekonomisi ve geleceği açısından en önemli potansiyeli millî gelirin %70’inin karşılandığı maden sektörüdür; dolayısıyla hâlihazırda yabancı şirketlerce sürdürülen madencilik faaliyetlerinin ülke çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak gözükmektedir.

Yıllık dış ticaret hacmi 1 milyar doları bulmayan Eritre’de 2019 yılı dış ticaret hacmi, 332 milyon doları ihracat, 293 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 625 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Çinko ve bakır ihracat gelirlerinin yaklaşık %90’ını tek başına karşılamaktadır. Eritre’nin en büyük dış ticaret ortakları Çin, Güney Kore ve Mısır’dır. Bu alanda öne çıkan diğer ülkelerse İtalya, Almanya ve Türkiye’dir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Eritre arasında köklü tarihî ve kültürel bağlar olmasına karşın, mevcut ikili ilişkilerin bu potansiyeli yansıttığını söylemek zordur. İki ülke arasında dengeli seyreden ilişkilerdeki gelişim hızı oldukça yavaştır. Türkiye Eritre’nin 1993’teki bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olmasına karşın, başkent Asmara’daki büyükelçilik 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. Eritre’nin ise ülkemizde büyükelçiliği bulunmamaktadır. İki ülke arasında bugüne kadar devlet başkanlığı düzeyinde bir ziyaret gerçekleşmemiş, temaslar bakanlıklar düzeyinde sürdürülmüştür. 2016 yılında Asmara’da yapılan istişare toplantıları, ilişkilerin güçlendirilmesi noktasında atılan önemli bir adım olarak görülmektedir. Türk Hava Yolları da 2014 yılından bu yana İstanbul-Asmara seferi düzenlemektedir.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler de geliştirilmeye muhtaçtır. 2009 yılında 3 milyon dolar olan karşılıklı ticaret hacmi son yıllarda 20 milyon dolar seviyesini zorlayacak aşamaya yükseltilmiş ve 2019 yılında tamamına yakını Türkiye’den Eritre’ye ihracat olmak üzere 14 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye Eritre’ye kuru baklagiller, buğday unu, elektrikli ev aletleri ve tekstil ürünleri ihraç ederken, Eritre’den altın ithal etmektedir.

Türkiye’nin, Eritre’nin Etiyopya ile uzun yıllardır yaşadığı siyasi sorunlara yaklaşımında dengeli bir politika izlemesi, iki ülke arasındaki sorunların uzlaşı temelinde çözümü için gayret sarf etmesi son derece önemlidir. Ayrıca İran ve Suudi Arabistan’ın Eritre’ye yönelik politikaları karşısında Türkiye’nin kendi uzun vadeli stratejik hedefleri doğrultusunda hareket etmesi, Eritre’nin toprak bütünlüğüne zarar verecek dış kaynaklı olası müdahalelere karşı da hazırlıklı olması büyük önem arz etmektedir.

Müslümanların Durumu

Eritre toprakları İslam tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Zira henüz Medine’ye hicretten önce Habeşistan’a gerçekleşen İslam tarihinin ilk hicret olayında Müslümanlar bugünkü Eritre topraklarının da bulunduğu Habeş Krallığı’na sığınmıştır. Bu tarihten itibaren bölgede İslamiyet giderek yaygınlaşmış ve ilerleyen süreçte de bölge uzun yüzyıllar boyunca Müslüman idareciler tarafından yönetilmiştir.

Günümüzde Eritre nüfusunun yarısından fazlasının Müslüman olduğu tahmin edilmekle birlikte bu konuda kesin veriler bulunmamaktadır. Ülkede Müslümanlarla Hristiyanların sayıları birbirine yakın olup, farklı inanca sahip küçük bir azınlık da bulunmaktadır. Müslümanlar daha çok Sudan sınırına yakın kesimlerde ve sahil şeridinde yoğunlaşmıştır ve tamamına yakını Sünni’dir.

 Ülkedeki Müslüman nüfusun kırsal bölgelerde yaşayan kesimi tarım ve hayvancılıkla, şehirlerde ve kıyı kesimlerde yaşayanlar ise daha çok ticaretle uğraşmaktadır. İtalyan işgali altında eğitim faaliyetlerinin misyonerler tarafından sürdürülmesi, 1962 yılında ülkenin özerk statüsüne son verilip eyalete dönüştürülmesinden sonra Arapçanın eğitim dili olmaktan çıkartılmak istenmesi gibi nedenlerle Eritre Müslümanları uzun yıllar çocuklarını devlet okullarına göndermemiş, bu da Müslüman nüfusun eğitim seviyesinin geri kalmasına yol açmıştır. Bağımsızlık sonrası süreçte ülkede başta okuryazarlık ve temel öğretim olmak üzere, eğitim seviyesinin yükseltilmesi noktasında çaba harcanmaktadır.